Page 32 - İstanbul Ölçme Değerlendirme Dergisi
P. 32
Bilimsel Araştırmalara Göre Geri Bildirimin Öğrenme Üzerindeki Etkisi
Geri bildirim üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde, bu kavramın en az 100 yıllık bir geçmişinin olduğu görülmek-
tedir. Davranışçılık kuramının içinde yer alan kavramlardan birinin de geri bildirim olduğu ve Thorndike’ın 1913’teki
çalışmalarına dayanan bu kuram kapsamında, pozitif pekiştireç olarak ele alınan kavramın aslında olumlu geri bildi-
rim olduğu, ceza kavramının ise olumsuz pekiştireç olarak ele alındığı görülmektedir. Hem cezanın hem de pekiştire-
cin öğrenme sürecini olumlu yönde etkilediği, dolayısıyla geri bildirimin öğrenme üzerindeki rolünün tamamen pozitif
yönde olduğu bu kuram ile teorik olarak kurgulanmıştır. Günümüzde ise bu kuramda yer alan kavramsallaştırmalar-
dan farklı olarak, her türlü geri bildirimin öğrenmeyi olumlu yönde etkilemediği uygulamalı çalışmalarla belirlenmiş
ve belli niteliklere uygun olarak sunulmayan geri bildirimin öğrenci performansını beklenen yönde etkileyemeyeceği,
hatta olumsuz yönde etkileyebileceği kabul edilmiştir.
Sadler (1989) geri bildirim konusunda öncü çalışmalar yürüten araştırmacılardan biridir ve öğrencilerin geri bildirim-
den etkili olarak fayda görebilmesi için, öğrencilerin şu üç temel niteliği sağlaması gerektiğini öne sürmüştür. Öğren-
ciler;
• Bir başlangıç noktası, hedef ya da standarda sahip olmalı,
• Performanslarının mevcut durumları ile öğrenme hedeflerini ya da ulaşılması beklenen standartları karşılaştır-
malı,
• Beklenen durumlar/standartlar ile mevcut durumları arasındaki farkı kapatmak için uygun eylemlere geçmeli.
Sadler (1998), öğretmenlerin, geri bildirimler aracılığıyla öğrenci performansı ile olması gerekenleri/hedefleri karşı-
laştıran nitelikte bilgiyi öğrencilere sunduğunu ancak aradaki boşluğu kapatmak için öğrencilerin neler yapabileceği-
ne ilişkin bilgilerin geri bildirimler kapsamında yer almadığını ve geri bildirimlerin bu açıdan eksik kaldığını belirtmiştir.
ıstanbul ifadeler barındırmaktadır. Özellikle de başlangıçtaki nokta yani öğrenme hedefi öğrenciler tarafından tam olarak iç-
Örneğin, “Bu kompozisyon yeterince eleştirel olmamış” gibi bir geri bildirim öğrenciler tarafından anlaşılması güç
. selleştirilmediyse bu ifade, öğrencilere, çok daha karmaşık gelecek ve öğrenciyi mevcut durumunu iyileştirmek için
harekete geçiremeyecektir.
Kluger ve DeNisi (1996) tarafından yürütülen kapsamlı
bir metaanaliz çalışmasında, geri bildirim üzerine ya-
pılan çok sayıda çalışmanın bulgularından hareketle,
geri bildirim alan grupların almayan gruplara oranla
başarı düzeylerinin %41 daha fazla artış gösterdiği be-
lirlenmiştir. Standart testlerde de geri bildirimin kullanıl-
dığı gruplardaki başarı sıralamasındaki artışın, kontrol
gruplarına oranla çok daha fazla olduğu gözlenmiştir.
Geri bildirime ilişkin yapılan en ayrıntılı çalışmalardan
biri, Black ve William (1998) tarafından yapılan ve
250’den fazla biçimlendirici değerlendirme ve geri bil-
dirim çalışmasını inceleyen bir meta-analiz çalışması-
dır. İncelemeye alınan çalışmalar gerçek sınıf ortamın-
da yapılmış çalışmalardır ve araştırmacılar tüm bu çalışmaların bulgularından hareketle, geri bildirimin tüm konu
alanlarında, öğrenme ve başarı düzeyi üzerinde pozitif bir etkisinin olduğunu belirlemişlerdir. Ayrıca bu olumlu etkinin,
her eğitim kademesi, her bilgi ve yetenek düzeyi için de geçerli olduğu bulunmuştur.
Hattie ve Timperley (2007) çalışmalarında etkili bir geri bildirim modeli üzerinde çalışmışlar ve geri bildirimin dört
farklı düzeyde sunulabileceğini belirtmişlerdir. Söz konusu düzeyler şu şekilde oluşturulmuştur: 1) Göreve ilişkin geri
bildirim (öğrenci yanıtlarının doğruluğu ya da yanlışlığı belirtilir ya da performans hakkında daha fazla bilgi almak için
öğrencilere yönergeler verilir); 2) Görevin sürecine yönelik geri bildirim (kullanılan yönteme ve/veya stratejilere ilişkin
yorumlarda bulunulur), 3) Öz düzenlemeye yönelik geri bildirim(öğrencinin öz değerlendirme ya da öz düzenleme
.
Istanbul
ÖLÇME
32 ( .
DEGERLENDIRME