Page 172 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 172

172    HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U

           beraber güldüğün dostunu kaybedebilir misin? Mustafa tüm
           bu sorular karşısında kendinden vazgeçip, mutluluğunu bir
           kenara atıp ölüm döşeğinde bulunan dostunu seçiyor. Celal’in
           yaptığı kolyeyi veriyor Ayla’ya. Ayla da birer şiir gönderiyor
           Celal’e. Ve aşk her zamanki gibi bizi mutlu  etmiyor, aksine
           sanki yüreğimize birer kor bırakıyor. Mutluluğu değil geceler
           boyunca sürüp giden yalnızlıkları öğreniyoruz. Hayallerimizi,
           umutlarımızı  yitirmeyi  öğreniyoruz.  Kazanmayı  değil,  kay-
           betmeyi öğreniyoruz.
               Peki sadece belirli bir cinsiyete duyulan bağlılıktan iba-
           ret midir aşk? Bir insan işine, mesleğine, hedeflerine, dinine
           aşkla bağlı olamaz mı? Mutluluğu ve umudu bunlarda yaka-
           layamaz mı? Çoğu kişinin de katılacağı üzere ne olursa olsun
           dinimizle  olan  bağımızı  koparamayız,  koparmak  istemeyiz.
           Bunun en güzel örnekleri Sır hikâyesinde ele alınmaktadır.
           Köyünde belirli bir mertebeye ulaşmış bir adam var bu ki-
           tapta.  Istemediği  ve  üstesinden  kalkamayacağına  hemfikir
           olduğu bir görevi sırf Allah için, dinine olan sonsuz bağlılığı
           için üstlenmek durumunda kalıyor. Mesleğimize karşı duydu-
           ğumuz aşktan da bahsetmiştim hatırlarsanız. Bunun da bir
           örneğini yine Mustafa Kutlu’nun kitaplarında görmek müm-
           kündür. Örneğin Kutlu’nun bir kitabında Ali adındaki karak-
           terimiz hayatını idame ettirdiği küçük kasabasına bir kitapçı
           açmıştır. Bu küçük kitapçı hiç satış yapamamış ve neredeyse
           batma noktasına gelmiştir. Buna rağmen Ali hâlâ mesleğini
           bırakma girişiminde bulunmamıştır. Ali’nin batma noktasına
           gelmesine  rağmen  hâlâ  mesleğini  bırakmaması  işine  karşı
           duyduğu aşka en büyük örnek değil midir?
               Kısaca  hem  hastalık  hem  sağlık  gibidir  aşk,  önce  üzer
           ağlatır  sonrasında  mutlulukla  sınar  insanı.  Hem  gece  hem
           gündüz gibidir aşk. Önce karanlığa boğulur, sonra da aydınlı-
           ğın sevincini tadarsın. Hem gülmek hem ağlamaktır aşk. Tam
           oldu zannedersin, geleceğe karşı duyduğun umutlar tekrar-
   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177