Page 171 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 171

HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U  171

               Hayatınızın  aydınlığını  sağlayan  kişi  hâlâ  hayatınızday-
           ken de gitmemesi için umuda tutunur, ona bağlanırsınız. Işte
           aşk ve umut tam da bu noktada birleşir. Gökyüzüne bakınca
           dahi onu bulduğunuz, şarkılarda şiirlerde onu hatırladığınız
           kişi gittiği vakit tutunabileceğiniz tek dal umuttur. Örneğin:
           Uzun  Hikâye  adlı  kitapta  Münire’nin  ölümünden  sonra  Ali
           her sabah onun fotoğrafına bakarak içini karşı konulamaz bir
           umutla doldurmuştur. Hayatı birer külfet içerisinde kıvransa
           dahi Ali tek bir fotoğrafla o umutsuzlukları, o zorlukları teker
           teker bitirmiştir. O vakit aşk ve umut haddizatında ayrılamaz
           bir bütündür desek pek tabii yanlış olmaz.
               Bazen  vazgeçmeyi  de  gerektirir  aşk.  Umutla  doluyken
           içiniz, o umutları teker teker katledebilmeyi gerektirir. Sev-
           dikleriniz için, dostlarınız için kalbinizdeki o ışığı söndüre-
           bilmeyi gerektirir. Umutlarınızı, hayallerinizi tek bir kalemde
           silebilmeyi gerektirir. Uzun Hikâye adlı kitapta bu arguman
           şöyle  temsil  edilmiştir.  Bir  başkarakterimiz  vardır  kitabı-
           mızda, adı Mustafa. Bir de sevdasından tüm kasabanın yanıp
           tutuştuğu  kızımız,  Ayla.  Her  şey  mutlu  gidecek  zannettiniz
           değil mi? Mutluluk hayata aykırı bir tanımdır. Doğamız gere-
           ği mutluluğa muhtacız ama hangimiz mutluluğu tek nefeste
           bulabildi? Hiçbirimiz. Bu konuda da hemfikirsek hikâyemize
           devam edelim. Bir de Celal var bu kitapta, yine Ayla’ya karşı
           duyduğu belli belirsiz bir sevdayla kalbini körükleyenlerden
           biri bu Celal. Ama takdir edersiniz ki hayat hiçbir zaman toz-
           pembe  değildir.  Ölüm  döşeğine  düşer  Celal.  Şefaatin  huzu-
           runa kavuşmasına aylar kalmış, yetmemiş bir de âşık olmuş
           Ayla’ya. Bir kolye yapmış, üzerinde mavi ve kırmızı boncuklar
           olan. Maviler Ayla’nın bir deniz misali gözleri, kırmızılar Ce-
           lal’in gün geçtikçe kanayan kalbi. Peki Mustafa nerede? Yok.
           O da âşık Ayla’ya. Onu gördükçe kalbini belli belirsiz bir sızı
           kaplıyor. Ama aşk önemli midir dostundan? Aşkından yanıp
           tutuştuğun  birisi  için  günlerini  geçirdiğin,  beraber  ağlayıp
   166   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176