Page 164 - Mustafa Kutlu Panel Metinleri
P. 164
HIKÂ YEMIZIN Y ARIM ASIRLIK YERLI SESI : MUSTAF A KUTL U 163
Hikâyelerinde modernizmin insanın zihninde oluştur-
duğu büyük tahribatı ele alırken Islami kodları da dayandığı
sağlam temeller olarak gören Kutlu’nun zamana bakışında
bunun tesiri hissedilir. Ona göre zaman; dükkânına elektrik
tesisatı bile çektirmeyen, sakin, huzurlu hayatını sürdürmeye
devam eden, kendisine karşı yöneltilen sorulara “ Gece gece-
dir, gündüz de gündür” şeklinde Kur’an’daki “ Gündüzü sizin
için yeme içme ve geçinme zamanı, geceyi de bir örtü kıldık”
ayetini hatırlatan Hafız Yaşar’ın zamanıdır.
Mustafa Kutlu zaman ifadelerini daha çok geleneksel ifa-
dedeki haliyle kullanır. Ilkbahar için yalnızca “bahar” sonbahar
için “güz”der. Örneğin Uzun Hikâye kitabında şu şekilde söyler:
“Leylakların, zambakların bahçelerden fışkırdığı, baha-
rın başa vurduğu günlerden birinde kasabamıza lunapark
gelmişti. “
Mustafa Kutlu ‘nun hikâyelerinde bir olayın oluş zamanı-
nın belirtilmesi gerektiğinde ya geleneksel zaman ifadeleri ya
da belirgin bir sıralamayla belirtmenin çok da önemli olma-
dığı “ genel” bir zaman ifadesi kullanır. Örneğin Uzun Hikâye’
deki bir ifade şu şekildedir:
“Ben o zamanlar on altı yaşındaydım, lise bir de. Ince
uzun bir oğlan. “
Kutlu’nun hikâyelerinde “zaman ifadeleri” çoğu kez olay
zamanını belirtmenin ötesinde, hayata dair yorumdur. Bu ifa-
delerde amacın olay zamanını belirtmekten çok bu yoruma
işaret etmek olduğu bellidir. Yazarın hikâyelerinde zaman;
modern, daha ayrıntılı zaman ölçme birimlerine göre ifade
edilmez. “Söyleyeceği pek çok şeyi tabiatın diliyle izah eden”
Mustafa Kutlu, “zaman”ı da çoğu kez tabiatın diliyle gösterir.
Onun hikâyelerinde “zaman”, daha çok tabiattaki değişime,
devamlılığa, düzene göre algılanır. Bu düzene göre tanımla-
nan, insanların eski çağlardan beri kullandığı “yıl, mevsim-
ler, gün” gibi ana zaman bölümlerini kullanır. Zaman ifadeleri