Page 160 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 160

160    HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U

           olan, taşralı bir yazardır. Karakterlerini de ister taşralı olsun
           ya da olmasın hep bu noktada buluşturmuştur. Kutlu’nun be-
           nimsediği  hikâyecilikte  temel  mesele  “toplumsal  değişme”
           modernleşme ve gelenek izlerinin kaybolmasıdır. Doğan Cü-
           celoğlu’nun dediği gibi, kültürümüzde çuvalla para versen ni-
           mete basılmaz. Değerinin parasal karşılığı yoktur ve yaşayan
           değerler toplumsal sağlığın bağışıklık sistemini oluşturur. Ya-
           şayan değerler bir toplumun gizli gücüdür. Nasıl ki insanın ba-
           ğışıklık sistemi güçlü ise hastalığa yakalansa dahi yatağa düş-
           meden atlatır; bir toplumda yaşayan evrensel değerler varsa,
           o toplumda belki sarsılır ama hasta olup yatağa düşmez.
               Mustafa Kutlu taşrayı, iyisi ve kötüsü ile birlikte bir bü-
           tün olarak ele almış, taşrayı bir coğrafya olarak görmekten
           ziyade bir yaşam alanı, bir hayat olarak görmüştür. Taşra de-
           ğerlerini ve özelliklerini “insan” odağında ele alarak taşrayı
           olduğu gibi yansıtmıştır. Benim bu konuyu seçmemdeki en
           önemli neden de budur.
               Taşrayı olduğu gibi sevmemizi isteyen Kutlu, karakterle-
           rine de bunu aşılamıştır. Beyhude Ömrüm adlı eserinde bü-
           tün köy halkı büyük şehirlere göç ederken Gülpaşa çavuşu-
           nun oğlu ölene kadar karısı ile birlikte köyünü bırakmamıştır.
           Karısı  öldükten  sonra  bile  köyünü  terk  etmeyen  çavuşoğlu
           canını da çok sevdiği köyünde vermiştir. Kutlu’ya yakından
           baktığımız zaman oradaki taşranın bir mekân olarak değil,
           yitip gitmiş bir daha dönmeyecek bir zamandan ibarettir. Ilk
           kitabı olan Yokuşa Akan Sular’dan itibaren ilk Sanayileşme
           Devri olan 1950 ve sonrasını sıra ile kitaplarında yer verir.
           Yokuşa Akan Sular’daki Bircan, o zamandaki şehir hayatının
           bir taşralı için ne kadar zor olduğunun kanıtıdır.
               Kitaplarında taşrayı hep ideal yaşam alanı olarak sunan
           Kutlu, şehri ise şer dolu bir mekân olarak tasvir etmiştir. Chef
           kitabında bu konu ile alakalı şu sözlere yer vermiştir. “Sah-
           te bir dünyada yaşıyoruz. Her şey sahte. Ilişkiler, aşklar, alış-
   155   156   157   158   159   160   161   162   163   164   165