Page 149 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 149

HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U  149

           göstermiş, okurlara taşrayı, dilini öğretmiş ve işlemiştir. Ben-
           ce bir yazar yazdığı kitapta kendinden parçalar taşır.
               Kutluʼnun  da  hikâyelerine  bıraktığı  en  büyük  parçalar-
           dan biri de köy hayatını yansıtmasıdır. Bu, yazarın kişiliğini
           bize gösterir. Kutluʼnun hikâyelerinde dolaylı veya düz yol-
           dan köy-kent çatışmaları görebilirsiniz. Bunun en iyi örnek-
           lerinden  biri  de  Yokuşa  Akan  Sularʼdır.  Sarıkamışlı  Cevher
           Bican ile Siirtli Seydali köy hayatından farklı bir yaşam, farklı
           insanlar,  farklı  duygular  arasında  yabancılaşmış  ve  kaybol-
           muşlardır. Bu yaşama ayak uydurmak onlar için zor olmuş-
           tur. Sadece bu da değil; Yoksulluk Içimizde, Ya Tahammül ya
           Sefer, Bu Böyledir, Sır gibi birçok hikâye ve denemelerinde
           bu  konuyu  karşımıza  çıkartmıştır.  Köyden,  daha  iyi  bir  ha-
           yat için şehire göç eden birçok insan gibi Mustafa Kutlu da
           köy hayatını bırakıp şehir hayatına geçmiştir. Tabii alıştıkları
           hayattan hiç görmedikleri bir hayata geçiş yapmak her insan
           için zor ve zaman alan bir iştir. Bu süreçte de birçok insan
           umduklarını  bulamamış  ve  eskileri  özlemişlerdir.  Mustafa
           Kutlu da bu düşünceyi Bu Böyledir adlı hikâyesinde; “... Sahi
           siz özlemediniz mi? Karın kapı önlerinde diz boyu yığıldığı-
           nı, rüzgârın pencerelerde ninni söylediği kışları, uzun kışla-
           rı. Kısacık yarıyıl tatillerini. Saklambaçları, dizlerde, dirsek-
           lerde açan yaraları.” Diyerek bize kanıtlamıştır. Ve başka bir
           eseri Beyhude Ömrümʼde “Yağmur mu yağacak? Farketmez.
           Mevsimler unutulmuştur artık. Gündönümü, koçtakımı, bağ-
           bozumu,  kırlangıç  fırtınası,  karakış,  zemheri,  Hıdırellez  ile
           çiğdemin çıkması veya günlerin uzayıp kısalması farketmez.
           Her şeyi örten bir uzun sessizlik. ” diyerek bu düşünceyi bir
           kez daha desteklemiştir. Köyden indim şehire. Köyden nasıl
           inilir şehire? Nasıl hayallerle? Modern tarzın olduğu, yüksek
           binaların, nazik, hoşgörülü insanların… Hiçbir sıkıntısı, kede-
           ri, üzüntüleri, dertleri olmayan insanları mı? Biz de onlardan
           olabiliriz diyerek mi? Bundan sonra süt sağmayacağız, tezek
   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153   154