Page 144 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 144

144    HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U

           mazda omuzlar birbirine değdi mi, iki fincan karşılıklı içildi
           mi,  insan  muhabbetini  bulmuş  olur.  Yaradan  göğüslerdeki
           imanı harmanlayarak ruhumuzu doldurur. Ruh, tomurcuğun
           metafizik potansiyeliyle raks eder. “Bastığın yeri toprak diye-
           rek geçme, tanı artık.” Kentte toprak, vatan, kültür, dini değer-
           ler modernleşme adı altında değişmeye mahkûm edilmiştir.
           Kent; yabancı, aceleci. Cebindeki ağırlık, paran. Harcayacak
           mısın? “Taksitle al evini, taksitle döşe, taksitle yaşa. Seni de
           başkaları yaşatıyor, inan buna.” Maaşın da belirlenmiş, har-
           cadığın yer de. Lunaparklar ve paralı oyuncakları. Mutluluğu
           da satın alıyorsun artık. Ve onun ışıkları gözleri öyle kamaş-
           tırıyor ki, birinden kaçıp gidebildiğin tek yer, bir diğer paralı
           oyuncak oluyor. “Bir dünyanın eşiğindesin. Eğilip eğilip bakı-
           yorsun. Özlemlerin, hasretlerin hâsılı her şeyin arkada kaldı.
           Kalacak unutulacak.” Sen getirmedin bu düzeni, senin dünya
           görüşüne göre düzenlenmedi, sen ancak kültürsüz, kimliksiz,
           değersiz bir makine vidası olunca işe yararsın. “Adına ayırıl-
           mış proleter bir koltuğa gömülecek misin?” Varınca gizemi-
           ne, anlayacağız, neden dua edilir dert sahibi olmak için, niçin
           mutluluk  duyulur  peş  parasız  olmaktan?  “Telaş  gitti,  tesli-
           miyet  geldi.”  Teslimiyet,  dünyayı,  ihtirasları,  parayı,  şöhreti
           bırakıp yalnızca ruhun doyduğu, en kutlu sofraya gidişin ka-
           bulu. Bu sakinliğin tek kaynağı ya sarhoş ölmek ya yaşarken
           bilmektir, ölüm ne demektir? “Ölüme ağlama kalbe bak. Hata
           ve isyan ile pişman, ibadet ve taat ile neşveli değilsen zaten
           ölüsün.”  3(Yoksulluk  Içimizde,  Mustafa  Kutlu)  Kalp,  saatle-
           rin,  çarkların  içinde sıkıştığı  zaman,  dibe  vurmayı  ister  in-
           san, çünkü dipte olan birinin, gerçek sorumlulukları, hayatını
           uğruna adayacağı bir amacı da yoktur. Rahattır orada, dipte
           de olsa, karanlık huzurlu bir uyku gibi görünür. Sarhoş olur,
           içtikçe içer Asım Bey. Oğlu Ilhan, ona hatırlatır ne demekti
           yaşamak?  “Ilhan’ın  vücudundan  sanki  bilinmeyen,  mahiye-
           ti meçhul bir güç fışkırıyor. Dalga dalga yayılıyor, ihtiyarını
   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149