Page 143 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 143

HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U  143

           emek  kokan  topraklarına;  kentte  köşeyi  dönenler,  kentte  iş
           kuranlar, kentteki kolaylıklar… Bir bahçe kurulmuştu, cennet-
           ten bir köşeydi adeta, paha biçilemez olduğundan değeri yok,
           lakin kıymeti vardı bir zamanlar. Çerçi Cemil’in sözleri üzeri-
           ne soruyorum kendime ve insanlara, ne zamandır böyle düşü-
           nürsün? Ne zamandır o güzelim bahçeye bakıp da ömrünün
           iki ağaç uğruna heba olduğunu söyler oldun? Insan, baktığın-
           da maddenin kendisini ve diğer maddeler arasındaki üstün-
           lüğünü düşünürse, muhtevayı, ana fikri katiyen bulamaz, eri-
           şemez. Her madde, var olmuş her can, mutlakın özündendir.
           Güzel olan, ruhlara hitap eden bir metafizik parçasına sahip
           olduğundan güzeldir. Ancak da böyle kutlu, şerefli duygu ve
           düşüncelerle anlam kazanabilir. Para ve ihtiras düşünceleri,
           güzeli, iyiyi aramaz. Kibir dolu bir kazanç düşüncesinden mo-
           tivasyon bulur. Para, oluk oluk akan kandan çıkacak da olsa,
           bu kan akmalıdır. Öyle ki bu motivasyonlarla bir araya gelmiş
           topluluklarda birbirine güven de kalmaz. Şimdi şehir denilen
           yer,  yerleşmiş  düzeni  itibariyle,  para  ve  şöhreti  arzulamaya
           zorlayan bir düzendir ki, şehir ikisine de gebe kalır, katlanarak
           artar sanki “Kimseye güvenemeyince paraya güveneceksin ta-
           bii”. 2(Beyhude Ömrüm, Mustafa Kutlu) “Her şeyi vardı. Bir
           anlayışa  göre  hiçbir  ihtiyacı  yoktu.”  Muhtevasından  yoksun
           hayatın, gözü aç varlıklar için tam oluşu, yüzeyinin kalabalık
           olmasındandır.  Insan  kendisine  tapılacak  ihtiraslar  bulmuş,
           lunaparkın ışıkları, geceyi gecelikten çıkarmış, cenaze evinde
           gülen insanlarla dolmuş etraf. “Ne yırtık bir pabuç kalmıştı
           ortada ne de bir ezan sesi. Putunu bitirmek üzereydi.” Hare-
           ketler, zihniyeti etkiler. Hayat neye adanırsa, amaç odur, dünya
           görüşü odur. Hatta dini odur.
               Köylük  yerler  boşalmış;  yalnızlığın  pençesine  düşmüş,
           büyü bozulmuştu. “Bir araya geldiklerinde çok az konuşuyor-
           lar. Söz de bitti. Bir tomurcuk açmaz artık. Bir kuzu melemez.”
           Insan, insanla muhabbet bulur, kalp kalbi görmek ister. Na-
   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148