Page 147 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 147

HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U  147

               Kendi kurduğun dünyanda kendi yolunu bulma telaşına
           kapılmış yüreği pır pır eden birisisin. Işte budur arayış, diyor
           Mustafa Kutlu. Boş bir zihnin ufak bir merakla her yöne çeki-
           lip düşünceler içerisinde doğruyu bulma sanatıdır.
               Böyle söyleyince kulağı garip gelmiş olabilir fakat rutin
           olarak  yaptığımız  birçok  şey  bir  arayıştır.  Yemek  yaparken
           tuzunun olup olmadığını düşünmek, matematik formülü dü-
           şünmek birer arayıştır. Bunlar sizlerden bir şey götürmez fa-
           kat bazı durumlar vardır. Fidanları büyümeden ekmek davası
           uğruna kendini feda eden Bican gibi, eşitlik sosyalistlik ise
           “Sosyalistim” diyen Ali Bey gibi, gençliği boyunca “Nereliyim
           acaba?” diye isim verdiği tohumunu ormanına katmaya çalı-
           şan Ali Bey’in oğlu gibi ve pek tabii içindeki sorulara tek tek
           yanıt arayıp koca bir karmaşanın içinde boğulurken kaybetti-
           ği tek bir tokayla her şeyi anlayan Süheylâ gibi...
               Işte bu bizim acizliğimiz. Daha kapkara semanın içinde
           parlayan yıldızlara bakıp “Yaradan sen misin?” diye sorma-
           mız denizin lacivertliğinde boğulup Yunus’un duasını duyma-
           mız gerekirken ufacık bir ışıksızlığa kapılıyoruz. Sonra arka
           kapak yazısı olmayan kitaplar ve Mustafa Kutlu... Karanlığa
           bir alev gibi düşüveriyor.  Hiçbir şeyi dikte etmiyor beni yu-
           muşakça sararak istediğimi almamı söylüyor.  Beyhude Ömür,
           Güzel  Hayat’a  karışıp  Huzursuz  Bacağıma  yaslanarak  beni
           kendi içine çekiyor tüm sorularıma kulak veriyor. Anlam bu-
           radadır, kimi karakterin bakışında kiminin yürüyüşünde ki-
           mininse hasretinde. Kitapları tohumlarınız olmadan da oku-
           sanız fidanlara ulaşırsınız aslında. Tüm hepsini değil dört beş
           kitap bile etrafınıza farklı bakmanızı sağlıyor. Ben buna Kutlu
           Bakış, diyorum. Baktıkça anlamak; anladıkça aramak, aradık-
           ça bakmak... Öyle derin bir mevzu ki Arayış Leyla’da buldum
           sanır  çöllerde  Mecnun  olursun,  “Mevla’m  neredesin?”  diye
           diye  döner  Mevlâna  olursun.  Asla  susturamaz  kendini  hep
           soluk soluğa kalırsın fakat öyle tatlı bir histir ki bitecek diye
           huzursuz uykulara dalarsın.
   142   143   144   145   146   147   148   149   150   151   152