Page 152 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 152

152    HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U

           tımını gerçekleştirirken sözcükleri, sinemanın ise görüntüyü
           kullandığını  görürüz.  Ama  anlatımın  gerçekleşmesi,  en  iyi
           şekilde ifadesi için çok çeşitli açılımlara, yöntemlere ihtiyaç
           olduğu da aşikârdır. Böylesi bir durumda her iki sanat dalı da
           birbirinden yararlanmıştır.
               Anlatım açısından baktığımızda Kutlu’nun hikâyelerinde
           anlatımın tekil bakış açısı ile verildiğini ve meddah usulünün
           hâkim olduğu Doğu anlatı geleneğinin baskın olduğunu göz-
           lemleriz. Daha çok otobiyografik hikâyelerle karşımıza çıkan
           tekil anlatıcı Kutlu’nun Uzun Hikâye’sinde de var olan bakış
           açısıdır. Birçok araştırmacının bu hikâyeyi Kutlu’nun hayatın-
           dan izler taşıyan otobiyografik bir eser olarak nitelendirmesi
           de  bu  tespiti  güçlendirmektedir.  Bu  konuda  Alaattin  Karaca
           şöyle bir tespitte bulunur. “Uzun Hikâye, genç bir anlatıcının
           babası ile Anadolu’nun çeşitli kasabalarında yaşadıklarını an-
           latan bir otobiyografidir. Çocukluğunu bir istasyonda çalışan,
           garsonluk yapan, yazlık sinemalarda kuruyemiş satan, futbol
           oynayan Kahraman, öykü yazarı Mustafa Kutlu’dan izler taşır.
           Hikâyede anlatı zamanı kahraman anlatıcının okuru hikâyeyi
           anlattığı sürece içerisinde sınırda kalınır, filmde ise anlatı za-
           manı vaka zamanı ile paralellik gösterir. Gerek hikâyede gerek-
           se filmde zamanda birtakım sıçramalar geriye dönüşler vardır.
           Zamansal anlamda hikâye 3 dönem içinde geçmektedir.”
               Mustafa  Kutlu  eserlerine  dair  çalışmaları  olan  bir  baş-
           ka yönetmen Ahmet Sönmez de çekime hazırlandığı “Yıldız
           Tozu “adlı filmi için şu yorumu yapar: “Küçük bir kasabada
           yaşayan iki kardeşin, dayılarının Almanya’dan bisiklet getir-
           mesiyle aralarının açılmasını anlatan bu film biraz Habil ile
           Kabil hikâyesinin daha naif hali diyebiliriz. Mustafa Kutlu’nun
           hikâyeleri çok güzel merhamet hikâyeleridir. Birçoğu mutlu
           sonla biter. Türkiye’de mutlu sonla biten film çok az olur. “
               Mustafa Kutlu eserlerinde görüntünün ve sinematografik
           dilin varlığı ile alakalı Hece dergisine verdiği bir mülakatta da
           şunları söyler. “Uzun zaman resimle sonra sinema ile ilgilen-
   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156   157