Page 139 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 139

HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U  139

               Özellikle Şehir Mektupları adlı kitabında bu düşünce çok
           baskındır: “Son yıllarda ülkemizde de süs köpeği edinme tut-
           kusu yaygınlık gösteriyor. Doğu bloku ülkelerinden getirtilen,
           ucuza satılan cins köpekler, daha ziyade bir özenti olarak ev-

           lere girmeye başladı.” Bunun gibi birçok cümlede Kutlu’nun
           önemli tespitleri göze çarpar.
               Bir  söyleşide,  Mustafa  Kutlu  yazı  hayatında  başlangıç-
           tan  bugüne  takip  ettiği  esaslı  konuyu  şöyle  anlatır:  Türki-
           ye’de toplumsal dönüşüm. Bunun en önemli konu olduğu ka-
           naatindeyim çünkü gerçekten Türkiye 1950’den itibaren, yani
           çarığın, karasabanın ortadan kalkışından itibaren, çok köklü
           değişmelere sahne oldu. Halil İnalcık: ‘Osmanlı toprak düzeni
           1950’ye kadar devam etti’ diyor. Ben de Türkiye’nin 1950’den
           itibaren çok değiştiğini gözlemliyorum. Sırf siyasi değişiklikler-
           den değil; çarığın yerine kara lastiğin, sabanın yerine pulluğun
           gelmesi gibi toplumsal ve kültürel değişikliklerden bahsediyo-
           rum. Bu gözlemi Türkiye’de insanlığın (yani topyekûn gelenek-
           lerin, yaşama biçiminin, şehirlerin, dilin, terbiyenin) ne yönde
           değiştiğini (neleri kaybettiğimizi, neleri muhafaza ettiğimizi)
           anlamak, bir de Cemil Meriç’in tabiriyle, ‘maziden istikbale bir
           köprü olmak’ bakımından önemsiyorum; çünkü bizim geçmişi-
           mizle bugünümüz arasında maalesef büyük bir kopukluk var.  16

               Kutlu, bu kopukluk ve dönüşüm sürecinde eserleri için
           tercih  ettiği  kültürel  zeminin  ve  toplumsal  birimin  kasaba
           olduğunu  şu  sözlerle  ifade  eder:  “Bu  toplumsal  dönüşüm
           meselesinin başlangıcı için bana bir ünite, bir mekân, bir kül-
           türel zemin, bir toplumsal birim gerekiyordu ve kanaatimce
           bu, Türkiye’de ‘kasaba’ idi. Kasaba, esnafıyla, eşrafıyla, insan
           ilişkileriyle şehirlere nazaran daha az değiştiği -neredeyse hiç
           değişmediği ve bu sayede geleneksel yapısını muhafaza ettiği
           için, bizi biz yapan kültürün ne olduğunu çok daha iyi göre-
           bileceğim ve bu ölçüyü tutturduktan sonra, bunun geçmişten

           16  Küçükyılmaz 2005: 36
   134   135   136   137   138   139   140   141   142   143   144