Page 136 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 136

136    HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U

           resini oluşturan kişiler gelir. Peki “Mustafa Kutlu için aile ne
           demek?” … O, hikâyelerinde bize aileyi nasıl aktarmış? Mus-
           tafa Kutlu’nun birçok hikâyesinde aile kavramından söz edil-
           mektedir. Kutlu’nun eserlerinde aile, sadece biyolojik bir bağ
           değil, aynı zamanda sevgi, saygı ve dayanışmanın da ifadesidir.
               Kutlu’nun  eserlerinde  aile  kavramı  genellikle  Anado-
           lu’nun  küçük  kasaba  ve  köylerindeki  aile  yapısı  üzerinden
           ele  alınır.  Burada  aile,  sadece  bireylerin  bir  arada  yaşadığı
           bir birlik değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı ve kültürdür.
           Geleneksel aile hayatının anlatıldığı hikâyelerinde fedakârlık
           ve saygı önemle vurgulanmıştır. Bunun güzel örneklerinden
           birini benim Kutlu’nun en sevdiğim kitaplarından biri olan
           Zafer Yahut Hiç’te görebiliyoruz: “Selma Yenge kocasının ne-
           redeyse kulu kölesi gibidir. Oysa Samet Dayı mülayim adam,
           baskıdan, şiddetten hoşlanmaz. Ama bazı kadınların mizacı-
           dır bu. Bütün ömürleri ailelerine, yakınlarına, hatta komşu-
           larına hizmetle geçer. Kendilerini ihmal ederler. Başkasının
           mutluluğu ile o kadar mutlu olurlar ki, bunun farkında bile
           değillerdir. ” denmektedir. Kutlu’nun hikâyelerinde Anadolu
           kadını, fedakârlığıyla öne çıkmaktadır. Diğer önemli nitelik-
           lerden biri de hatıraya hürmettir. Bu nitelik birçok kitabında
           geçmektedir. Hayat Güzeldir, Uzun Hikâye ve Beyhude Ömrüm
           bunlardan bazılarıdır. Beyhude Ömrüm’de ana karakterimiz
           eşini hastalık sebebiyle kaybetmiş ve kabrinde ona hürmetini
           şöyle ifade etmiştir: “Hatunun mezarını ziyaret ettik. Taşını
           ısmarlamışlar,  etrafına  da  beton  döktürecekler.  Olsun,  yap-
           sınlar. Taş dediğin nedir ki; ben onu içimde gezdiriyorum ve
           elbette köye de benimle beraber gelecek. Yine ocak başında
           söyleşeceğiz, yine benim aniden sesimi yükseltip bağırmama
           bir şey demeyip susacak, sonra öfkemin süt köpüğü gibi ka-
           barıp dinmesi beklenecek, ardından her ne diyorsa hatunun
           dediği olacak. Gülüşecek ve birlikte tiridin suyuna ekmek ba-
           nacağız. Kendini kaybettim ama hayalini kaybetmem merak
   131   132   133   134   135   136   137   138   139   140   141