Page 105 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 105

HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U  105

           yüzü unlu bir değirmenciye mi kaldım? “Aşk, aşk acı şeydir
           aşk. Insanı kırar, üzer. Kenan da cevabını aldığına göre kan
           damlayan kalbini avuçlayıp değirmenin en karanlık köşesine
           çekilmiş. Ne Köroğlu donuna girip beni isteyen, benimle bir
           ömür geçirmek için canını vereceğini söyleyen bu kızı atımın
           terkisine vurup kaçırabilmiş ne de Leyla’nın Mecnun’u gibi
           boynumu bükerek çöllere açılabilmiştim. Belki de çaresiz ve
           umutsuzluğun verdiği acıyla ne yapacağını bilmeyen bir deli-
           ye dönmüştüm ve bunun sebebi de aşktı. Neticede adını “de-
           liye” çıkaran mesele de budur. Geçen zaman içinde Kenan’ın
           yaralı kalbi kabuk bağlıyor. Mümkün mü bu? Evet, mümkün!...
           Nasıl?  Unutarak!  Unutarak  mı?  Elbette!  Unutmak  olmazsa
           insanoğlu nasıl yaşardı bunca acı ortasında? Ya hatırlamak?
           Evet, o da var. Ömür böyle geçiyor işte, kâh unutup kâh hatır-
           layarak. O da böyle yapmıştı. Evliliği silip atmıştı kafasından.
           “Madem sevdiğimi alamadım, bundan geri bana evlenmek ha-
           ram!” diye sanki kılıç atlayıp yemin etmişti. Ve bundan böyle
           kapatmıştı artık gönlünün kapısını aşka. Mustafa Kutlu’nun
           “Tahir Sami Bey’in Özel Hayatı” adlı kitabından Tahir Sami
           gelir aklıma. Sadece isimler ve bedenler değişir, hissedilenler
           aynı. Ilk kez bir kız ile doğrudan konuşuyordu. Üstelik bu kıza
           ilgi duyuyordu. “Bir kıpırdanış, bir nefes, kalp çarpıntısı, gü-
           lücük, gamze, bir çift hareli göz” Belki de onu bu kadar güzel
           kılan gözleriydi, o gözlere âşık olmuştu. Derinden etkilemişti
           bakışları. Her gördüğünde sanki kalbi yerinden çıkacak, ya-
           nakları tokat yemişçesine kızarıyordu. Tahir Sami dayanama-
           yarak Meral’e olan aşkını dile getiren bir mektup kaleme aldı.
           Geri dönüş ise “Üzgünüm, çünkü benim konuştuğum bir ço-
           cuk var” şeklindeydi. Sami de bundan sonra kabuğuna çekil-
           di. Insanlarda arayıp da bulamadığı aşkı kitaplarda bulmuştu
           Tahir Sami. Ablası Nebahat’den Tahir Sami’ye: “Kitaplarını al
           ve bu evden defol”, “Bana bak Kazım Efendi ya ben ya kitapla-
           rın! Seçimini yap” dedi. Eşinden bibliyoman (kitapsever, kitap
   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110