Page 101 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 101

HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U  101

           duymuştu. Ferahtı çünkü bir adım atmıştı. Sıkıntılıydı çünkü
           yeni bir bekleyişin kapılarını açmıştı.
               Aramakla bulunmaz. Ancak bulanlar yalnız arayanlardır.

               Sır


               Köyünde çiftçilikle uğraşıp mütevazı bir yaşam süren bir
           adamın bir gece ansızın kapısı çalar. Kapıyı çalan kişi bizim
           çiftçimizin  şeyhidir.  Şeyh  ona  müjdeli  haberi  vermek  için
           gelmiştir.  Kendisi  yakında  Hakk’ın  rahmetine  kavuşacaktır
           ve o öldükten sonra ondan kendisinin yerine geçmesini iste-
           yecektir. Bunu duyan çiftçi her ne kadar el ayak sürüp kanlı
           yaşlar akıtsa da şeyhinin sözüne karşı gelemez ve efendiliği
           kısa süre içinde devralır. Ilk başlarda her şey çok güzelken
           gel zaman git zaman dedikodu alır başını gider. Bizim tekke-
           mize çok uzaklardan giyip kuşanıp Mercedes denilen araba-
           larıyla gelenler, gittiklerinde “Vaziyet çok kötüdür, hizmetler
           yeterince değildir; sohbetlerde lezzet, zikrullahta bet bereket
           kalmamıştır” diyerek fitne fesat çıkarmaktadır. Nitekim kork-
           tuğu başına gelen çiftçimiz bu olaylarla başa çıkamaz olur ve
           ihvanın önde gelenleri ona sormadan dergâhı şehre taşırlar.
           Rüyasında  Hz.  Peygamberden  şefaat  dileyen  çiftçimiz  pey-
           gamberden “Bu bir imtihandır, kabul edesin” sözlerini işitir
           ve şehre taşınır. Şehre gelip dergâhın son halini gören çift-
           çimizin kalbini yel alıp götürür. Siz bu kadar parayı harama
           bulaşmadan kazandınız diyemez. O gece rüyasında Hz. Mu-
           aviye olduğunu ve Şam’ da Islam âleminin ilk sarayını yap-
           tırdığını görür. O sarayı yaptıra dursun Ebubekir’i Gifarı ona
           seslenerek, “Bu sarayı halkın parası ile yaptırıyorsan bil ki bu
           zulümdür. Eğer kendi paran ile yaptırıyorsan bu da zulüm-
           dür” der. Uykusundan soğuk terler içinde uyanan çiftçi nasıl
           bir imtihanın içinde olduğunun farkındadır artık. Gel zaman
           git zaman derken günler böyle geçmiş. Bir gün ihvanın ileri
           gelenleri “Biz falanca partiye oy vermek isteriz. Partinin baş-
   96   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106