Page 96 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 96

96    HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U

               Mustafa Kutlu küçük yaşından beri hayattaki bağlantıla-
           rından birini kaybetmiş: babasını. Ki bence bu yüzden “baba”
           figürü kitaplarında biraz daha baskın. Bunu iki örnekle des-
           teklemek  isterim:  Mustafa  Kutlu’nun  “Uzun  Hikâye”  adlı
           kitabındaki  hem  Pehlivan  Sülüman  hem  de  Ali.  Koruyucu,
           kollayıcı, korkusuz... Yine Mustafa Kutlu’nun “Ya Tahammül
           Ya Sefer” adlı kitabında Veysel ve Ilhan, babalarının izinden
           giderek onların mesleğine kavuşur, onları birer örnek birey
           olarak görür.
               Ne de olsa hayat sadece bir anne, bir babadan ibaret de-
           ğildir.  Büyümemiz,  âşık  olmamız,  çalışmamız  ve  gerekirse
           ölmemiz… Hayatın altı boş heveslerine yenik düşüp mutlulu-
           ğumuzu kaç kez kaybetmişizdir? O burun kıvırdığımız mutlu,
           küçük köy hayatından sıkılıp, bir beyaz yakalı olmak uğruna
           büyükşehirlerde az aramadık mutluluk kelimesini. Kötü pat-
           ronların ruhlarındaki çürümüş sigara dumanını hiç mi hisset-
           medik?
               Peki  ailemiz?  Özellikle  gençliğimizde  ailemizdeki  insan-
           ların  davranışlarından,  mesleklerinden  belki  ağızlarından
           çıkan her bir cümleden dahi nefret edebiliriz. Ama şunu da
           unutmamak lazım: Geçmişimiz ne ise geleceğimiz de odur. Hiç
           kimseyle konuşmak istemeyiz belki kendi içimizde, kendi ufak
           mağaramızda yaşamak isteriz. Hayatta karşımıza çıkacak saygı
           nedir bilmeyen insanlar inançlarımıza, yaşam tarzımıza saygı-
           nın kuşyemi kadar kırıntısını bile göstermeyeceklerdir.
               Hayatta ciğerlerimize işlenen makine yağları, havanın o
           kasveti bizim ömrümüzmüş aslında yaşadıkça anlıyoruz.
               Ölüm… Hayatın en kara kavramı. Mustafa Kutlu, “Toprağa
           dön!” der. Zaten senin olana, senden hiç kopmamış olana. Hu-
           dudullah’a, Amentü’ye. Dini yozlaştırarak inananlardan değil.
           Sadece kendi içinde olana. O ona ne yapmış, şuradaki neyi
           deniyor  derken  hayatımız  incecik  bir  cambaz  ipinde  oyna-
           yan cambaza dönüyor. Eğer bir cambazsak denge çubuğumuz
   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101