Page 185 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 185

HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U  185

           nımcık, tatlı dilli ve oldukça çekingen bir kızla gelmeye baş-
           lar. Bu kız o öğretmenin değer verdiği bir öğrencisidir. Bizim
           Mustafa bu kıza takdir edebileceğiniz üzere tutulur ve bu du-
           rumu kabullenemez. Aşkın ne olduğunu babasından öğrenen
           Mustafa,  annesinin  ölümünden  sonra  hayatında  rol  model
           bulamamıştır.  Kıza  âşık  olduğunu  kendisine  itiraf  ettikten
           sonra en yakın tarihte babasının görüşüne gitmiştir. Bu du-
           rumu Ali Bey’e anlattıktan sonra Ali Bey çok sevinmiş ve her
           ne olursa olsun ona aşkının peşinden gitmesini söylemiştir.
           Ali artık kafaya koymuştu, kıza açılacak ve onunla bir ilişki
           yaşamak istediğini söyleyecekti. Bizim için dile kolay olabilir
           fakat dünyada hiçbir kimsesi olmayan yapayalnız toy bir genç
           için oldukça zor bir aşamadır.
               Mustafa’nın Feride’ye açılmaya karar verdiği gece, Sevim
           Hanım(öğretmen) ve Feride kapıdan içeri girerler, fakat bu
           seferki surat ifadeleri oldukça korkaktır. Mustafa onlara ne
           olduğunu sorar. Mahallenin sarhoş fotoğrafçısı Selami tara-
           fından takip edildiklerini söylerler. Bunu duyan Mustafa on-
           ları dükkâna kilitler ve Selami ile boğuşur daha sonra sarhoş
           olduğu  için  Selami’yi  orada  bırakır,  ardından  dükkâna  geri
           döner. Yalnız kaldıkları için daha da çok korkmuş olan Sevim
           Hanım ve Feride’yi sakinleştirir ardından onları evlerine bı-
           rakır. Aynı gecenin sabahına mahalleli durur mu hiç? Hemen
           dedikodu malzemesi haline getirmişler Mustafa ve Feride’yi.
           Zaten babası yüzünden birçok ortamda hoşnutsuz karşılanan
           Mustafa artık halk içine giremez olmuştur, Feride’nin ailesi
           ise, onu ev hapsine almıştır. Buna dayanarak o dönemde in-
           sanları gerçekten tek derdinin milletinin ne yaptığı, kimin ki-
           minle konuştuğu, kimin kiminle sevgili olduğunu anlıyoruz.
           Aşk denen şeyin yanlış olduğunu, bir genç kızın veya oğlanın
           evlenmesinde kendisinin kesinlikle söz hakkının olmadığını
           görüyoruz. Bu tür durumlardan dolayı da insanlar hep öfkeli,
           aileler mutsuz, doğan çocuklar hep yarım oluyor. Artık bir ke-
   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189   190