Page 46 - akademi-dergisi-ekim-2024
P. 46
Gece boyu hazırlıkları tamamlayıp sa- Yol çetindi, yol çamurdu, yol yoktu.
bah namazıyla düştük yola. Tam on Kestirme yolları biliyordu Kara Meh-
kişi. Minibüste altı kişilik yer vardı met. Adımlar ilerledikçe geride bıra-
oysa. Dört kişi minibüsün arkasında kılanları düşünüp sızlayan burunlar,
battaniyelerin, erzakların, tüplü ka- soğuk havanın yakıcılığı ile sızlamaya
talitiklerin, uyku tulumlarının, ek- başladılar. Çoluk, çocuk, eş, dost geri-
meklerin arasında gidiyordu sefere. de kalmıştı artık. Hepsinden önemlisi
Ben en önde şoförün hemen yanı ba- vatan vardı onları bekleyen. Yorulmak
şındaydım. Hava soğuktu. Dizlerimi- nedir bilmeden tükettiler yolu. Maraş’a
ze battaniye almıştık. Yolların buzlu vardıklarında şehrin merkezinde baba-
olma ihtimaliyle birlikte bir de bizi yiğit biri karşıladı onları. “Biz!” dedi-
bekleyen sis vardı. Takip mesafesi iyi- ler. “Komutanım, filanca köyün sakin-
ce daralmıştı. Milli mücadele günle- leriyiz. Bu da başımız Kara Mehmet.
rinde teçhizatı fakir fakat göğsündeki Çıkıp geldik.” Komutanım dedikleri
imanı zengin dedelerimizin izini ta- şehrin önde gelen esnaflarından Ab-
dullah’tı. O da birçok tanıdığı/tanıma-
kip eden bir evlat gibi hissediyordum
dığı gibi işini gücünü bırakıp gelmişti
kendimi. Bu millet düştüğü yerden
buraya. Biraz avcılık bildiğinden silah
hep kalkmıştı, yine kalkacaktı, öyle
tutabiliyordu, o kadar.
inanıyordum. Göğsümde yine aynı
ağırlık. Bu kez hemen yanında hafif- Şehre giremedik. Soğuktan değil, yol-
ten bir sükunet. “Evet, buradayım. lar kapalı olduğundan değil, izin ver-
Evet, gidiyorum.” medikleri için değil. Şehir kalmamıştı.
ÖYKÜ
44
İSTANBUL AKADEMİ DERGİSİ