Page 47 - Mustafa Kutlu Panel Metinleri
P. 47
46 HIKÂ YEMIZIN Y ARIM ASIRLIK YERLI SESI : MUSTAF A KUTL U
ve yeri gelince kelimeleri ile gerçekliği tuzla buz eden Kutlu,
aslında kurgusal gerçekliğin ihtişamını gözler önüne sermeyi
amaçlamıştır.
Bu anlattığım konunun en güzel örneklerinden biri de
“Hüzün ve Tesadüf” adlı romandır. Kitapta geçen hikâyeler-
den biri olan “Kambur Hafız ve Minare”de karakter kahveha-
nede anlatılan bir öykünün kendi öyküsü olduğunu, hikâyede
tamamen kendisinin anlatıldığını düşünmüştür. Yani karak-
ter kurgunun inandırıcılığına düşmüş, daha sonra bizler de
onun düşüşünden etkilenip kurguya kapılmışızdır. “Ya şimdi
bu, bu hikâye beni mi anlatıyor?” diye arkadaşına sormuş. Bu
düşüncesini destekler nitelikte “Adam kambur, üstelik hafız,
hemi de benim gibi müezzin. “ diyerek Hafız burada aslında
bizim kurguda kendi yansımamıza verdiğimiz tepkiyi ver-
miştir. Yani Kutlu, kurgunun karakteri ile okuyucunun yakın
olmasını kullanarak gerçekliğin gururunu ayaklar altına al-
mıştır. Daha sonra Hafız, minareye ezan okumaya her çıktı-
ğında tıpkı anlatılan hikâyedeki gibi başı dönüyor ve intihar
edeceğini düşünüyormuş. “O günden sonra Ali (yani Kambur
Hafız) artık minareye çıkmak için üşenmeye başladı. Üşen-
mek değildi işin aslı, hâlinden endişeleniyordu. Her seferinde
o sürmeli gözleri geçip karşısına dikiliyor genç ömrünü yiyip
bitiren sevda ateşi şerefeye kadar yükselip, bütün benliğini
kavuruyordu.” sözleri ile karakterin kurgunun gerçekliğin-
de boğulduğunu ve kurgunun inandırıcılığına hapsolduğu-
nu bize anlatmaya çalışmıştır Kutlu. Karakter daha sonra
kendisine anlatılan hikâyenin yazarı olan Kutlu’yu bulmaya
Istanbul’a gitmiştir. Kutlu burada kurguya kendini katarak
kurgunun gerçekliğini arttırmaya ve kurgu içinde kurgunun
gücünü bize aktarmaya amaçlamıştır. “Benim yazımı yazmış-
sın, yakışıksız bir şey olmuş. “ sözlerinden de anlaşılacağı
üzere Hafız, Kutlu’yu bulmuş ve onunla konuşmaya başla-
mıştır. Kutlu bu soruyu, “O bir hikâye. “ diyerek yanıtlamıştır.