Page 126 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 126

126    HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U

           gılamaktadır. “Bizde ne burjuva ne de aristokrasi vardır. Bi-
           zim ölçülerimiz “ahlak ve takva” iledir. Bir aile çalıp-çırpma
           ile, haram mal ile zengin olmuşsa onun halk nazarında bir
           kıymeti  bulunmaz.  Haramzadelik  unutulmaz.  Buna  muka-
           bil adam ayakkabı tamircisi olur; ama ahlakı yerindedir. Beş
           kuruşun üç kuruşunu sadaka diye verir, işinde hile yapmaz,
           yalan söylemez, takva sahibidir, haram yemez, merhametli-
           dir, işte o adam ve ailesi “asil”dir “ diyerek doğrusunu bizlere
           söylemiştir.  Günümüzde  bu  durum  geçerliliğini  yitirmiştir.
           Artık alafranga kesim “asil” olarak adlandırılmaktadır. “Ba-
           tı’da ekonomik durum etrafında şekillenen asalet ve burjuva-
           zi, bizde dinin yüksek faziletleriyle elde edilmektedir. Bu fazi-
           letler dinin öngördüğü yüce ahlak ve takva ile mümkündür. “
           sözleriyle ne yapmamız gerektiğini belirtmiştir. Para ve rahat
           yaşama isteği insanları kör etmiştir: “Gökten para yağıyordu
           yahu... Bir yerde durup dururken bunca para akarsa, bunun
           neticesi, önüne geleni yıkıp geçen bir sel felaketi yaşanacak
           demektir ve yaşandı da. Artık ne büyük küçük ne merhamet
           ne şefkat ne haysiyet ne mürüvvet, ne feragat; ne sevgi ne de
           saygı  kaldı.  Para,  hepsinin  yerini  aldı.”  sözleriyle  durumun
           korkutucu yanını gözler önüne sermiştir.
               Tüm bu yozlaşmanın temel sebebi zıt olan Doğu ve Batı
           tarafları  arasındaki  uçurumdur.  Batı  kültürünün  baskın  ol-
           masıyla günümüzün küresel dünyasında her şey tek tipleş-
           meye  dönüşmektedir.  Batı’nın  yüzyıllarca  hazmederek  ger-
           çekleştirdiklerini, biz birkaç yıla sığdırmaya çalışmışızdır. Bu
           sıkıştırma da bizde bir kaosa sebep olmuştur. Kutlu’ya göre
           bu “kaos düzeni” içinde debelenip duruyoruz. “Karşı binalara
           bakıyorum. Birbirleriyle hiçbir uyumu olmayan yapılar. Sanki
           bunlara mimar eli değmemiş, sanki bunlar inşa edilirken her-
           kes kafasına göre takılmış, düz çatılı, kiremit çatılı, çatısından
           kaçak bölmeler. Kulübeler; olan, ne ararsan var. “ sözleri du-
           rumumuz için en iyi örneklerden biridir.
   121   122   123   124   125   126   127   128   129   130   131