Page 121 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 121

HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U  121

           nasıl  koruyabilir,  onu  nasıl  örnek  almayabilir?  O  da  babası
           gibi çocuğuna aynı muameleyi uygulayacaktır ve karşımızda
           içinde bir boşluk ile büyümüş, o boşluğu da babasından gör-
           düğü bu yanlışlarla dolduran koca bir aile. Yazar da kitapla-
           rında bu yüzden buna son vermek istiyor.
               Son olarak fikirlerimi toparlayacak olursam şunları söy-
           leyebilirim: Kutlu, bize ailenin değerini ve önemini kitapla-
           rındaki  bu  aile  tipleriyle  anlatmaya  çalışmış  ve  eserindeki
           gibi olumsuz aile yapılarının son bulması gerektiğini eleştirel
           bir bakış açısıyla sunmuştur aslında. Ben bu aileleri okurken
           yazarın bizlere anlatmak istediği aile yapısını oldukça iyi an-
           ladım ve yazara bu görüşlerinde hak verdim. Bence bizlere
           anlatmak istediği aile yapısı oldukça değerli.
                                                       Ecrin Öztürk

                                             Prof. Dr. Mümtaz Turhan
                                                Sosyal Bilimler Lisesi
                                          Hazırlık C 363 Bahçelievler

                                     * * *
               MUSTAFA KUTLU’NUN HİKÂYELERİNDE KÖYDEN
               KENTE GÖÇ SORUNSALI

               Mustafa Kutlu “göç” kavramını sıkça işlemektedir. Köyün-
           den uzak şehirlere ekmek parası için çıkmak zorunda kalan
           insanın derdini, tasasını, acısını ve şehre tutunma çabasını
           pek çok hikâyesinde işler. “Rüzgârlı Pazar” adlı hikâyesinde
           “Köyden  Kente  Göç  Sorunsalı”nı  açıkça  okumaktayız.  “Ana-
           dolu” ve “bozkır” ifadeleriyle hangi toprağa ait olduğunu dile
           getiren yazarımız, özellikle “Rüzgârlı Pazar” adlı hikâyesinde
           iğde ağacını, köyünden şehre bir vesile ile savrulmuş Anado-
           lu evladına benzetmektedir. Onun için bozkır çocuğu ile iğde
           arasında müthiş bir benzerlik vardır. Hikâyede bu benzerliği
           şu şekilde ifade etmektedir: “ Iğdenin dalları yerdedir; çünkü
           bozkırın  kıraç  göğsüne  kök  salarak  ayakta  durmayı  öğren-
   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125   126