Page 111 - Mustafa Kutlu Panel Metinleri
P. 111
110 HIKÂ YEMIZIN Y ARIM ASIRLIK YERLI SESI : MUSTAF A KUTL U
dikçe yaşayamaz, boşluğa düşer. Ama bir zaman, nefs kendini
durduramadığında, insan istedikçe ister. Elinde olmayanlara
takılır gözü. Kıskançlaşır olur olmadık şeyler için. Işte o bir
zamanda, bir bela olur nefs. Durduramazsın, karşı koyamaz-
sın. Fark ettirmeden yok eder, kahreder. Işte bu belaya karşı
koymanın en iyi yoludur kanaat etmek. Çoğa tapmaktan, aza
şikâyet etmekten korur insanı.
Elindekinin güzelliğini gösterir insana.
Ben birkaç cümleyle anlatabilirim ama en güzel ifadesiy-
le Mustafa Kutlu’nun kitaplarında görürsünüz kanaatkârlığı.
Insanı anlatan her kitapta, kimisinde bir cümlede kimisinde
tüm kitapta görünür kanaatkârlık.
“Chef” mesela, bir ailenin- anne, baba ve çocuğun- nasıl
dağıldığını anlatır. Ben babanın hikâyesinde bariz olarak gör-
düm kanaatkârlığı. Hüseyin Hüsnü Şen, bir banka şefi. Ara-
baları o kadar seviyor ki akşamlarını bir araba dükkânının
camına burnunu dayayarak geçiriyor. Izlediği arabalar onun
rüyasında zor göreceği pahalılıktalar. Bu yüzden kendini sı-
kıp bir külüstür alabiliyor. Ama o kadar güzel anlatılmış ki
kitapta onun sevinci...
Peki bir başka kitapta nefs yüzünden bir aşkın solduğu-
nu söylesem size… “Yoksulluk Içimizde”... Süheyla ve Engin
birbirlerine mecnunlar gibi âşıkken Engin’in bir cümlesi tüm
her şeyi sona erdiriyor: “Hayat zor!. Para olmadan olmaz, ya-
şanmaz.” Bu yüzden bir işe giriyor Engin. Her şey tamamen
farklı. Para, şöhret ve kadeh sesleri... Insan bunların tadını
aldıkça bırakamaz, Engin de bırakamıyor. Artık hayatının bir
parçası olmuş günahlar. Süheyla’nın olmadığı bir hayat. Hara-
ma batmışsın, diyor Süheyla.
Belki çok sonralardan Engin bu arzularından vazgeçiyor
aşkı için ama çok geç artık. Süheyla yok, nerde olduğuysa bi-
linmez.
Hep maddi bir kanaatkârlıktan söz ettim. Sevgiye, mut-