Page 77 - Mustafa Kutlu Panel Metinleri
P. 77
76 HIKÂ YEMIZIN Y ARIM ASIRLIK YERLI SESI : MUSTAF A KUTL U
bileceğimiz, koklayıp içimize çekebileceğimiz mesafedeyse,
dahası halen daha sağ ve yanımızdaysa, sözü geçen özlemle
empati kurmamız, anlam vermemiz, neden dinmediğine akıl
erdirmemiz zor gözüküyor. Fakat maalesef ki durum bu ol-
muyor. Örnek verecek olursak gençliğimizi, çocukluğumuzu
devasa bir hasret ile özlüyor oluruz bazen ve bu özlem bize
o zamandan karakterlerle, belki de aynı yerde buluşup kavu-
şursak bu açlığın dineceğini düşündürür. Fakat bana mısın
demez o günleri, o zamanla aynı keyfi yad etmemize yeterli
olmaz. Bana sorarsanız özlem; açlık, susuzluk kadar insani
fakat onlardan çok daha huysuz ve inatçı.
Ne kuru ekmekle bastırılıyor ne bir yudum su ile tatmin
ediliyor; hep orada duruyor, kovsan bile gitmiyor!
Şimdi ele alacağım durum arzulama hissiyle bağdaşan,
bir şeye ulaşma istencimizle tetiklenen o özlem hâli olacak.
Bu hepimizin yaşadığını düşündüğüm özlemi aslında çoğu
zaman fark etmez, özlem olduğunun bilincine varmayız şa-
yet bu hiç yahut henüz sahip olmadığımız bir şeye duyduğu-
muz bir özlemdir. Örnek verecek olursak Kutlu’nun “Beyhude
Ömrüm” adlı eserinde ana karakterin henüz elde edemediği
bahçesine bir özlem duyduğunu görüyoruz. Özlem tanım ola-
rak önceden bildiğimiz yaşadığımız bir duruma yönelikmiş
gibi hissettirir fakat bu durumda karakterimiz bahçeyi daha
oluşturmadan bahçesini düşünüyor, onu elde edeceği vakti,
koparıp yiyeceği meyveyi hayal ediyor âdeta özlem duyuyor.
Bu özlem insana faydalı gelebilecek bazı parçalar taşır içeri-
sinde. Harekete geçirir bir kere ki kitapta bunu çok bariz bir
şekilde görüyoruz. Karakterimiz bahçesini kurup, oluştur-
duktan sonrasında olacakları düşünerek çaba sarfettiği ka-
dar oluşturmadan önce içindeki hislerin itici gücüyle de çaba
sarf ediyor. Yani bu özlem zaman zaman içimizi kemirebilse
de yardımcı da oluyor.
Yine aynı kitapta ana karakterimiz hayatına gözlerini