Page 59 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 59

HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U  59

           sende hiç mi merhamet yok, bir haber salmadın’ diye önüne
           gelen bunun yakasına yapıştı. ” kesiti ile merhamet değerine
           verdiği önemi vurgularken “Efendim, trenden misafirlerimiz
           inecektir. Âcizane kendilerini karşılamaya gidiyoruz. Ağır mi-
           safirler, hem de siyasi” kesiti ile de misafirperverliğe dikkat
           çekmiş ve ahlaka verdiği değeri yazılarıyla da açıklamış olur.
               Mustafa Kutlu, yıllardır yazdığı kitaplarda toplumsal so-
           runlara  dikkat  çekmeyi  hedeflemiş,  hikâyelerindeki  örnek-
           lerle halkı uyandırıp onların dikkatini bu yönde toplamaya
           çalışmıştır.  O  sadece  devleti  ve  sistemi  eleştirmemiş,  aynı
           zamanda halkı anlamaya çalışmıştır. Bir röportajda “Sizi yaz-
           maya sevk eden şey nedir?” sorusuna verdiği “Beni yazmaya
           sevk  eden  genç  yaşlardan  itibaren  içimdeki  adalet,  haksız-
           lık, isyan duygusudur. Yani ben memleket meseleleriyle ilgili
           olarak yazıyorum aşağı yukarı, hemen hemen kendini yazan
           adamlardan biri değilim. Memleket meseleleri beni ilgilendi-
           riyor: Haksızlığa uğrayan veya hakkını müdafaa etmeye çalı-
           şan halk, hak, hukuk, adalet, vatan, millet, Sakarya… Bütün
           bunlar beni ilgilendiriyor. Böyle şeyler beni yazmaya iter. ” ce-
           vabıyla da halkı ve adaleti ne kadar önemsediğini anlatmıştır.
           “Hayat Güzeldir”deki kimi hikâyeler sanki iyiliklerin gösteril-
           mesi için kurgulanmıştır. “Iyiler Ölmez” adlı hikâyesinde Ci-
           van, Mustafa’nın hikâyesi kadar diğer ana karakter Doktor’un
           hikâyesi de etkiliyor okuru.
               Mustafa  Kutlu  insan  ahlakına  ve  davranışlarına  dikkat
           çekmiştir. Tüm bu problemlerin yanında doğa ve hayvanse-
           ver olarak insanların onlar üzerinden doğurduğu problemle-
           ri de unutmamıştır. “Küçük yaşlardayken bir tren istasyonun-
           da geçti benim çocukluğum. Orada küçük bir köpeğim vardı,
           onunla dağ bayır dolaşırdım. Bütün hayvanlarla yakınlık kur-
           maya  çalışmışımdır  ve  tabiatın  bütün  unsurlarıyla  yakınlık
           kurmaya çalıştım çünkü başka arkadaşım yoktu. Tabiat, kö-
           pek ve ben. ” sözleriyle de tabiat sevgisinden ve ona verdiği
   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64