Page 58 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 58

58    HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U

           anlaşılmak en yalın hâliyle ifade etmek gerekirse yazın dün-
           yasının nimetlerindendir. Cevheri mücevhere dönüştüren öy-
           kücülüğümüzün kadim kalemlerinden olan Kutlu da edebiyatı
           hayatın yörüngesine dâhil eden ender yazarlarımızdandır.
               Mustafa Kutlu, Türkiye’nin ileri gelen hikâyecilerindendir.
           Kutlu, yıllar boyunca halkın yazarı olarak bilinmiştir. Her za-
           man halkın dili olmuş kitaplarında belki de onların dile getir-
           mek isteyip de getiremediği şeyleri ele almıştır. O, halkın bağ-
           rından kopup gelmiş bir yazar olarak kitap karakterlerini de
           halkın içinden insanlardan seçmiştir. Içindeki adalet duygusu
           onu yazmaya sevk etmiş, yazdıkça da bu sevgisi artmıştır.
               Mustafa Kutlu: “Bir şey yap güzel olsun... Huzura vesile
           olsun, hakikate işaret etsin” der. “Rüzgârlı Pazar” adlı hikâ-
           yesini okuduğumuzda iyi olan birçok şeyin anlatıldığını gö-
           rürüz.
               Cumhuriyet  Devri  Türk  düşüncesinin  önemli,  bereketli
           ve fikirleri itibariyle nadir mütefekkirlerinden biri olan “Nu-
           rettin Topçu”yu kendine örnek almış, zaman zaman ruhunu
           ve zihnini onun düşünceleriyle beslemiştir. “Esasları itibari
           ile Nurettin  Bey benim düşünce çizgimi tayin etmiştir. Nu-
           rettin Bey, beni en çok etkileyen düşünce adamı olmuştur. ”
           sözleriyle de Nurettin Topçu’nun kendisi için önemini ifade
           etmiştir usta yazar. Yazılarında onun düşüncelerinin de etkisi
           açık bir şekilde görülmektedir. Yazar olaylara yalnızca top-
           lumsal olarak da bakmamış, kişilerin ahlakına da önem ver-
           miştir. Yine bir röportajında ahlakın onun için ne anlam ifade
           ettiğini ve ahlaka verdiği önemi anlatmıştır.
               Hikâyelerinde de çoğu kez bazı ahlaki değerlere yer ver-
           miştir. Örneğin “Mavi Kuş” adlı kitabındaki “Memlekete va-
           rınca ‘Ulan hayırsız, ulan vefasız, neredesin sen? Karın hasta-
           lanıp öldü, Nazım’a babaannesi baktı, ne karayazılı bir çocuk-
           muş bu, babaanne de vefat edince, eşin dostun yanında barın-
           dı, o kadar teller çektik, o kadar yanık mektuplar yazdık, ulan
   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63