Page 200 - Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu
P. 200

200    HIKÂ YEMIZIN  Y ARIM  ASIRLIK  YERLI  SESI :  MUSTAF A  KUTL U

           arasında yitip gidiyorlar... Yazar, kitapta, lunapark üzerinden
           sembolik bir anlatım  kullanmış. Lunapark, aslında dünyayı
           temsil ediyor. Işıltısıyla bizi kendine çeken dünyayı, şaşaası-
           na kapıldığımız dünyayı, bize nereden gelip nereye gittiğimi-
           zi unutturan dünyayı, asla son bulmayacakmışçasına, bütün
           bunlar bir gün bitmeyecekmişçesine yaşadığımız dünyayı...
               Yazar,  kitapta  dünya  hayatının  fâniliğini  ve  gelip  geçici
           olduğunu gerçekten çok güzel anlatmış. Aslında bu dünyada
           geçirdiğimiz yetmiş seksen senelik bir ömür, ışıltılı bir luna-
           park gezintisinden farksız. Dünyalık dertler, mal mülk dava-
           ları, şaaşalı yaşamlar, koşuşturmacalar, çeşit çeşit insanlar, eş
           dost, çoluk çocuk derken, göz açıp kapayıncaya kadar geçive-
           riyor koskoca bir insan hayatı, bir kelebeğin iki günlük ömrü
           misali... Peki ya, bütün bunlardan geriye ne kalıyor? Kitabın
           en başında da dendiği gibi “hiç”. Koskoca bir hiçlik... Yalnızca
           dünyalık koşuşturmacalardan mı ibarettir insan? Bu dünya-
           daki tek amacı, çoğunluk ne yana doğru giderse o yana doğru
           koşuşturup durmak mıdır sahiden?..
               Kitaptaki bölümlerden dikkatimi çeken bir diğeri ise, Ha-
           fız Yaşar’ın Süleyman’a kendince öğütler verdiği bölüm oldu.
           Hafızlığa çalışan genç bir adam, Süleyman. Hocası Hafız Ya-
           şar, bu işten para kazanılamayacağını söylüyor. Bu işler gönül
           işidir, parayla pulla olmaz diye düşünüyor. Kitapta, Hafız Ya-
           şar’ın Süleyman’a verdiği öğütler ise şu satırlarla anlatılmış.
               “Kur’an-ı Kerim’i okudukça o senin gören gözün, duyan
           kulağın olur, unutma. Dağa taşa bakarsın, şu gördüğün çiçek-
           lere, sokaktan geçen adamlara, her şeye, her şeye. Bu çiçek
           neler söylüyor, bu adam nereye gidiyor, bu taşı buraya niçin
           koymuşlar, hep anlarsın. Gece ile gündüz, uyku ile uyanıklık,
           hayatla  ölüm  birleşir.  Dünyada  niçin  varsın,  anlarsın.  Oku-
           dukça açılırsın. Ayak bağı olan şeylerden kurtulursun bir bir.
           Gittikçe hafiflersin. “(KUTLU, Bu Böyledir)
               Yazarın “Ya Tahammül Ya Sefer” adlı eserinden de kısaca
   195   196   197   198   199   200   201   202   203   204   205