Page 199 - Mustafa Kutlu Panel Metinleri
P. 199
198 HIKÂ YEMIZIN Y ARIM ASIRLIK YERLI SESI : MUSTAF A KUTL U
lerden beni en çok etkileyenlerden biri ise Süheyla’nın bir
mağaza vitrini önünde eski nişanlısı Engin’e rastladığı kısım
oldu. Yalnızca bir an için görüyor, hızla uzaklaşan Engin’i Sü-
heyla. Ama sonra biraz durup düşününce, manzarayı bütün
çıplaklığı ile idrak ediyor yavaş yavaş. Vitrindeki yığınla eş-
yadan, cansız mankenden Engin’i ayıran şeyin ne olduğunu
düşünüyor. Öylesine bütünleşmiş ki çevresiyle, o da tıpkı
vitrindeki eşyalar gibi sıradan birer metadan farksız san-
ki. Böylece durumun vahametinin farkına varıyor Süheyla,
Engin’i vitrindeki mankenden ayıran hiçbir şey kalmamış...
Hâlbuki aşk, vücudu fâni etmenin diğer adı değil miydi?
Mustafa Kutlu, bu olayı yine eşsiz bir üslupla şu cümlelerle
yazıya dökmüş:
“Mademki bu sokak hâlâ yerli yerindeydi ve o kalabalık
eşya yığını oldukları yerde durup duruyorlardı; öyleyse En-
gin de mutlaka aralarındaydı. Onlardan biriydi. “ (KUTLU,
Yoksulluk Içimizde)
Kitaptaki bölümlerden, beni derinden etkileyen bir diğe-
ri Süheyla’nın saç tokasını kaybettiği bölüm oldu. Bu bölümde
ise, Süheyla karakteri üzerinden insanoğlunun metâya olan
kuvvetli düşkünlüğü hakkında çarpıcı bir örnek vermiş, yazar.
Süheyla, ne kadar çok eşyası olduğunu fark ediyor. Tokalar,
çantalar, yığınla ıvır zıvır... Bu kadar eşyanın arasından, küçük
mavi-pembe mineli çiçekleri olan saç tokası kayboluvermiş
Süheyla’nın. Meğerse pek ehemmiyet verirmiş ona. Peki basit
bir saç tokasından vazgeçemeyen Süheyla; Engin’den, dünya
malından, nefsinden vazgeçebilir miydi sahiden? Kimbilir...
Adı Aşk
Cihanı hiçe satmaktır adı aşk
Döküp varlığı gitmektir adı aşk
Elinde sükkeri ayruğa sunup
Ağuyu kendi yutmaktır adı aşk