Page 36 - Arge Bülteni Temmuz 2019
P. 36

Ders  sayılarının  azaltılmasıyla  ilgili  bilgi  veren  Selçuk,
           şöyle  konuştu:  “9’larda  15-16  dersten  söz  ederken  mevcut
           durumda şu andaki tasarımda 8 dersten söz ediyoruz. Bu 2
           durum içinde rehberlik dersinin dâhil edilmediği bir durum
           söz konusu. 10. sınıfta 15-16’dan söz ederken, 10 dersten söz
           ediyoruz.  Bu  böyle  devam  ediyor  11  ve  12.  sınıflarda.  Niye
           azaltıyoruz?  Çünkü  bir  çocuğun  15-16-17  dersi  anlaması  ve
           bunu içselleştirmesi mümkün olmuyor. Bizim çocuklarımızın
           da  ilgilerine,  yeteneklerine  ve  hayatlarına  uygun  olan
           alanlarda  derinleşmeye  ihtiyaçları  var.  Böyle  baktığınızda
           paydaşlarımızın  bir  diğeri  anne  babalar  da  soruyor.  Diyor
           ki, ‘Çocuklar sabahtan akşama kadar soru çözüyorlar.’ Peki,
           günlük yaşamda bir sorunla karşılaşınca neden afallıyorlar?”
             Hayal, Etkinlik ve Yaşam

             Ezbere dayalı eğitim sisteminde öğrencilerin neyi çözdüklerini, ne şekilde yol aldıklarını tespit etmenin zor olduğunu
           dile getiren Selçuk, gençlerin iş hayatına atıldıklarında karşılarına çıkan sorunların bu sistemden kaynaklandığını anlattı.
           Hayal-Etkinlik-Yaşam (HEY) temalı zaman diliminin çocukların hayal kurmasına fırsat tanıyacağını anlatan Selçuk, şunları
           kaydetti: “İlkokul ve ortaokulda tasarım beceri atölyeleriyle yapmaya çalıştığımız ve birinci sınıftan itibaren mühendislik,
           dil atölyesi gibi atölyelerde binlerce defa denediği bazı süreçleri lisede devamı olarak bu tür aktivitelerle zenginleştirmeyi
           hedefliyoruz. Bir çocuğun muhakkak suretle sanatla ve sporla ilgilenmesi lazım. Sanatın ince ayarından geçmeyen bir
           çocuğun şahsiyetinin oluşması gerçekten zor oluyor. Odalarına kapanan çocuklarımız için hayatın başka beklentileri var.
           Çocuk topluma hizmet etmiyorsa, yaşlılarla ilgilenmiyorsa, onlara hürmet etmiyorsa, hayvanlara ilişkin birtakım hizmet
           faaliyetleri  yürütmüyorsa,  yoldan  geçen  birinin  ayağına  değebilecek  bir  taşı  ortadan  kaldırmıyorsa  o  zaman  çocuğun
           toplumla alakasını ve şahsiyetinin oluşmasını güçleştirmiş oluyoruz. Bir çocuğun fiziksel aktivite yapmaması hâlinde normal
           kişilik gelişiminin de sekteye uğraması söz konusu. Bu yüzden bir lise öğrencisinin bu faaliyetlerin tümüyle karşılaşmasını
           çok önemsiyoruz. “ diye konuştu.
             Maarif Davamız

             Millî Eğitim Bakanı Selçuk, kariyer yönetiminde tasarım beceri atölyelerindeki deneylerin çok önemli bir yeri olacağını
           vurguladı. Tasarım beceri atölyeleri aracılığıyla öğrencilerin yeteneklerine uygun meslekler ve alanlar seçeceğini söyleyen
           Selçuk, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Eğitimle ilgili beklentiler hemen birkaç ayda değişsin isteniyor. Nurettin Topçu’nun
           tabiriyle  300  yıllık  bir  maarif  davamız  var.  Dolayısıyla  neden  eğitim  sistemi  değişiyor,  değişince  de  neden  değişiyor
           sorularıyla muhatap oluyoruz. Önemli olan değiştirmek değil, ne yaptığını bilmek. Bizim 2023 Eğitim Vizyonuyla yapmaya
           çalıştığımız şey bütüncül bir fotoğraf vermek. Her adımı stratejik olarak atıyoruz. Bu bizi güçlendiriyor. Bunun için biraz
           zamana ihtiyacımız var. 3 yıllık bir takvim yayımladık. ‘Şu ay, şu yıl şunları yapacağız.’ dedik ve ayrıntılı olarak açıkladık.
           ‘Hemen niye yapılmıyor?’ diye soruluyor. Toplum istese de yapmayız. Çünkü öğretmen eğitimine yatırım yapmadan bir
           sistem değiştirilmesi doğru değildir. İçerik için yeterince hazırlık yapılmadan değişiklik yapılması doğru değildir. Her şeyin
           bir zamanı ve zemini var. Bu değişim için birtakım temel kavramlara da ihtiyacımız var.”
             Selçuk, “gömleğin ilk düğmesi” olarak tanımlanabilecek “bilgiyle ilişkideki problem”in bir sorun olduğunu  kaydederek,
           şunları  dile  getirdi:  “Bu  yüzden  çocukların  sistem  kavramıyla  ilgilenmesini  çok  önemsiyoruz.  Sistem  kavramı  çocuğun
           hadiselere ve eşyalara bir bütün olarak bakmasını kolaylaştıracak bir şey. Örneğin bir küçük çocuk için inekten söz ettiğimizde
           ‘İnek de bir sistemdir.’ diyebilmeliyiz. Kuyruğunu arkadan öne alırsanız bu sistem bozulur. Niçin, şundan dolayı, şundan
           dolayı… Çocuğun etrafında gördüğü her şeyin aslında bir sistemle ilişkili olduğunu kavraması lazım… Eğer bu sistemin
           kesitlerini ayrık bir biçimde anlamsız olarak verirsek o bu parçayı ezberlemekle yetiniyor.”












                                                                          AR-GE B LTENİ ’19                  35
   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41