Page 35 - Arge Bülteni Temmuz 2019
P. 35
Zamanın Ruhunu Yakalamak
Çalışmalarını yaparken, önemsedikleri birçok konu olduğunu ifade eden Selçuk, öğretmen eğitimine çok büyük yatırım
yaptıklarını, çünkü böyle bir sistemi ortaya koyabilmenin öğretmene bağlı olduğunu, eğer öğretmen eğitimi hakkıyla
yapılmazsa böyle bir sistemi sürdürmenin çok mümkün olmadığını vurguladı. Bakan Selçuk, birkaç yıl süren öğretmen
eğitimlerinden söz ettiklerini dile getirerek, “Sınıfta öğretmen arkadaşlarımızı güçlendirmeden yine bu tasarımın işlemesi,
hayata geçmesi mümkün değil. Biz bu tasarımı yaparken, katılımı çok önemsedik. Çünkü bu tek başına bir akademik
tasarım değil. Çünkü bu sadece deneyimlere bağlı bir tasarım değil. Çünkü bu sadece kişisel bir bakış açısına sahip bir
tasarım değil. Yüzlerce öğrencimizin, öğretmenimizin, okul yöneticimizin ve akademisyenlerin, uluslararası bir takım
uzmanların desteğiyle, bütün bunları birleştirerek, çok yüksek bir katılımla bir yere varmaya çalıştık. Çünkü sadece benim
kişisel deneyimlerin ve arkadaşlarımın tecrübeleri yetmez bu işe. Toplumun paydaşlarının tamamının görüşlerinin dikkate
alındığı bir bakış açısına ihtiyacımız var. Biz bir deneme tahtasıyla ilgilenmiyoruz. Bilimsel metotlarla, tekniklerle ‘neyi, nasıl
yapabilirizin’ peşinde bulunuyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Bir Öz Gelecek Yazmak
Bugün ortaokul ve lisede olan çocukları 2035’lere hazırladıklarını belirten Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “O günün
dünyasına hazırlamak için elbette zamanın ruhuna uymak durumundayız ve bunun için ne gerekiyorsa da tasarlıyoruz. Tabii
bütün bunları belirli bir millî kimlik ve bir benlik ülküsü içerisinde de ele almak zorundayız. Çünkü eğitim, evrensel olmakla
beraber yerel değerleri de içinde barındırması ve bu toprakların, bu coğrafyanın belli değer sistemlerini içinde tutması
gereken bir kurumdur. O sebeple bunu milli bir benlik ülküsü çerçevesinde de ele alma zaruretimiz var. Biz çocuklarımıza bir
öz geçmişten söz etmiyoruz, biz çocuklarımız için bir öz gelecek yazmaktan söz ediyoruz. Yani ‘Çocuklar sizin öz geçmişiniz
nedir?’ dediğimizde ortaya çıkacak şeyle, ‘Kendiniz için nasıl bir öz gelecek istersiniz?‘ sorusunun cevabı elbette farklıdır.
5 milyon liseli gencimizin sorusunu defalarca duyduk. Gençlerimiz bize bir soru soruyorlar. Diyorlar ki, ‘Siz, bizi neye
hazırlıyorsunuz.’ Bizim de sorumuz bu oldu. Gençleri neye hazırlıyoruz? İşte tam da bu noktada bizim açımızda şimdiden
bu sorunun cevabını vermek elzem. Eğer biz bu sorunun cevabını vermezsek, neyle karşılaşacağımızı biraz önce söylediğim
gibi zamanın ruhunu elde etmek açısında son derece kritik. Öğretmenlere de sorduk. Öğretmenler de elbette sorular sordu.
Onlar da diyor ki, ‘Öğrenciler yıl içinde bu kadar çok dersi alarak öğrendiklerini içselleştiremiyor. Bunun çözümü yok mu?’
Neye hazırlıyoruz sorusu, bu soruyla o kadar bağlantılı ki...”
Bakan Selçuk, 2040’lara doğru “tekillik çağı” denilen, yani biyolojik, fiziksel ve dijital olanı aynı bedende bütünlemeyi
hedefleyen yeni bir çağın geldiğine işaret ederek, beyinlere yazılım yüklenmesinin söz konusu olduğu, üretim sitemlerinin
tümüyle dönüşeceği başka bir çağa doğru gidildiğini anlattı.
Eğitim ve Hayat
Bu yüzden Türkiye’nin eğitimi sadece sınıflarda yapılan bir iş olarak çerçeveleyemeyeceğinin altını çizen Millî Eğitim
Bakanımız Ziya Selçuk, şunları kaydetti: “Eğitim ekonominin ve demokrasinin ayrılmaz bir kurumsal parçasıdır. O sebeple
yaptığımız eğitimin ekonomiyle bağlantısının ne olduğunu son derece önemsiyoruz ve öğretmenlerimizin sorusu da bu
açıdan çok önemli.”
Millî Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk, konuşmasında,
çocukların her alandan ve her şeyden yüzeysel olarak
aldığı birtakım içeriklerin kendisinde bir derinleşmeye
yol açmadığını sadece sınav sonuna kadar uygulaması
gereken bazı içerikleri belleğinde taşıdığı bir durumun
söz konusu olduğunu ifade etti.
34 AR-GE B LTENİ ’19