Page 268 - Arge Bülteni Temmuz 2019
P. 268

Çalıştay Niçin Önemli?

             Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, disiplinlerden ya da literatürden giderek tarif yapmanın çocuğa haksızlık olacağını dile
           getirerek, çocuğa çocuktan gidilerek disiplinlerden yararlanılan bir yol haritası düşünülebileceğini anlattı. Çocukla ilgili
           bakış açısının yeniden bir tanım çerçevesine oturtulması gerektiğini belirten Selçuk, çocukların içinde bulunduğu durum ve
           onları nasıl bir geleceğin beklediği konusunda hem küresel hem de ulusal düzeyde bir çalışma ortaya konulması açısından
           bu çalıştayın bir başlangıç olduğunu dile getirdi. “Türkiye´de çocukluk konusundaki yüksek lisans ve doktora tezlerinin
           artması, bu konudaki araştırmaların desteklenmesi ve Türkiye´nin kendi çocuk ve çocukluk sosyolojisini, antropolojisini
           yapması  konusunda  ciddi  bir  birikime,  enerjiye  ihtiyaç  var.”  diyen  Selçuk,  bu  kapsamda  çalıştayın  önemli  olduğunu
           vurguladı. Selçuk, kadın ve erkeğin, anne ve babaların çocuk ne demek konusunda ayrıntılı bir izaha ihtiyacı olduğunu
           belirterek, bilgiyle ilişkinin bir kova suyu çocuğa dökmek olarak görüldüğünü, oysa çocuğun bilgiyi, yudum yudum suyu
           içip hücrelerine intikal ettirir gibi içselleştirmesi gerektiğini anlattı.
              Bilgiyi çocuğa bir kovayla vermenin sadece propaganda, sloganlardan ibaret bir yaklaşım olabileceğini belirten Selçuk,
           “Çocuğa karşı yaptığımız iş ve işlemleri gözden geçirmek için referans çerçevesine ihtiyacımız var. Çocuk ne demek, yetişkin
           ne demek, bunların sınırlarının zorlandığını görüyoruz. Bu sınırları zorlamamak için öncelikle bizim bir referans çerçevesi
           oluşturmamız gerekiyor. Bu çok da kolay bir şey değil. Belki bin yıllık bir çerçeveyi alıp onun etrafında dolanıp yeniden bir
           atmosfer oluşturmaya ihtiyacımız var. Bu adımla beraber bunu yapıp, Türkiye´nin birikimini devreye sokabilirsek eminim
           çocuk ve çocukluk kavramı konusunda toplumumuzda daha belirgin bir unsur olabilir.” diye konuştu.

             Terkibin Gerekliliği

             Eskiden çocuğun emanet olarak ifade edildiğini dile getiren Selçuk, “Şu anda çocuk nedir denildiğinde insanların bütün
           hayatlarını adayabildikleri, ya da bir çocuğun gözüne beş çocuk gibi bakılabilen, ilgi zehirlenmesine doğru gidebilen, saygı
           ve sevginin sınırlarının aşılması söz konusu olabilen durumlardan söz ediyoruz. Bunları ister çocuğun beslenmesiyle, ister
           sağlığıyla ilgili olsun hepsinde ayrıştırıp çözümleyip, yeniden bir entegrasyona tabi tutup bir tertip ve terkip içerisinde ele
           alma ihtiyacımız var.” dedi.

              Selçuk, bu meselenin uzun soluklu bir iş olduğunu ifade ederek, “Toplumda çocuk algısı, çocuğun anlamı ve çocukla
           ilişkimiz üzerinden yeni bir referans çerçevesi kurabiliriz belki. Birçok kurum bunlarla ilgili çalışıyor fakat genelde disiplin
           odaklı ya da kişilerin kendi öz geçmişiyle sınırlı yapılıyor. Bunu Türkiye´nin birikimini bir araya getirip de ortak bir düşünce
           alanı oluşturabilirsek sanki daha başarılı olabilirmiş gibi geliyor.” şeklinde konuştu.
              Çocukları Nasıl Yetiştirmeli?


             Çocuk ve ergen psikoloğu Doğan Cüceloğlu da, çocuğun potansiyelinin sınırının bilinmediğini ifade ederek, farkına
           varılmayan bu potansiyelin kolayca yok olabildiğini söyledi. Çocuğun içinde yetiştiği aile ortamı ile eğitildiği sınıf ortamının
           Türkiye´nin geleceği için çok önemli olduğunu vurgulayan Cüceloğlu, şöyle devam etti: “Bu ortamlardaki bilgiden çok daha
           önemli bir şey var. Bu ortamlarda yaşayan değerler var. Yaşayan değerler, konuşulan, bilinen değerlerden farklı. ´Mış´ gibi
           değerlerle uygar bir toplum oluşturamayız. Ailede hangi değerlerin yaşadığı meselesini çok önemsememiz lazım. Çocuk
           bir değer mi, çocuğun potansiyeli bir değer mi? Annelik, babalık yapmak ile anne ve baba olmak arasındaki farkı biliyor
           muyuz? Çocuğun merak etmesi mi, yoksa bilmesi mi bir değer? Öğretmenlik yapmakla, öğretmen olma arasındaki farkı
           biliyor  muyuz?  Biz  çocuklarımızı  hayatta  kalmak  üzere  mi
           yetiştirmeye  çalışıyoruz,  yoksa  hayatını  anlamlı,  coşkulu,
           güçlü bir şekilde yaşamak üzere mi yetiştirmeye çalışıyoruz?”

               Çalıştaya,  çocuklarla  ilgili  çalışmalar  yürüten  psikolog,
           eğitimci,  sosyolog,  adli  tıp  uzmanı,  iletişimci,  antropolog,
           akademisyen, çocuk edebiyatçısı, yazar, şair, çizer ve hukukçu
           gibi farklı alanlardan uzmanlar katıldı.











                                                                          AR-GE B LTENİ ’19                  267
   263   264   265   266   267   268   269   270   271   272   273