Page 274 - Arge Bülteni Temmuz 2019
P. 274
Okul İkliminin Önemi
Millî Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü
Nazif Yılmaz, öncelikle eğitim için var olması gereken şeyin
kültür olduğunu anlatarak, olumlu bir okul ortamını ve
iklimini, olumlu bir okul çevresini ve olumlu bir ülke iklimini
oluşturmanın önemini vurguladı.
Okullarda erdem, doğruluk, güven ve saygı gibi bütün
değerlerin çocuklara anlatıldığını kaydeden Yılmaz,
çocukların medyada, dizilerde, sosyal medyalarda ve
çevresinde görmüş olduğu şeylerin okullarda anlatılan
erdemlerden çok uzak olduğunu kaydetti.
Açık Bir Sistem Olarak Okul Aile Birlikleri
İl Millî Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, konuşmasında, okul aile birliğine çizilen görev ve misyonun, okul ve aile arasındaki
iletişim ve iş birliğini sağlamak olduğunu vurgulayarak, okulda aile birliği ve velinin çok yakın bir iletişim içinde olması
gerektiğini söyledi.
Okul aile birliklerinin okullardaki birçok kurulda görevler üstlendiğini anlatan Yazıcı, “Okul çocuklarımızı geleceğe
hazırlama da çok özel bir çevre. Bu özel çevre kendi içerisinde çoklu iletişim ve etkileşime açık ama bu çevre içerisinde çok
açık bir sistem olarak doğal bir unsur olarak okul aile birliği var. Bu okul aile birliğini ne kadar formel hâle getirirsek getirelim
buna etki unsurunu katmazsak aslında okul aile birliği istediğimiz işlevi üstlenemiyor.” diye konuştu.
Yazıcı, okul aile birliklerinin yasal çerçevede kaldığı şekliyle bir ifade etmediğini ve uygulayıcı olması gerektiğine dikkati
çekerek, şöyle konuştu:
“Bu durumlar sorunun yetkiden çok etkide olduğunu gösteriyor. Okul aile birliklerinin etkilerini artırmak gerektiğini
düşünüyorum. Mevcut olan yetkileriyle birlikte eğitim sistemindeki yerini konuşurken etkinin oluşturulması gerekiyor.
Bu etkinin de aslında okuldaki var olan bütün eğitim ortamlarında, eğitimi geliştirme çalışmalarında okul aile birliğinin
okuldaki yönetim süreçlerinde olumlu ve pozitif etkisinin olması gerekiyor.”
Okul Aile Birliklerine Bakış
ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Genel Başkanı Halit Bekiroğlu da değişimlerin kolay benimsenip kabul edilmediğini
belirterek, toplum değerlerine uygun olmayan değişimleri olduğu gibi almanın da doğru olmadığını söyledi.
“Kopyala-yapıştır” mantığıyla olan değişimlerin bir fayda getirmeyeceğini vurgulayan Bekiroğlu, “Türkiye’nin
son iki yüzyılda yaşamış olduğu bir tür batılılaşma serüveninin en önemli zaaf noktası kendimize özgü modelleri
oluşturamamamız. Bu değişim bizim eğitim safhamızı da etkiliyor. Artık daha fazla apartmanlarda oturduğumuz için okul
mahalleyle bütünleşik olmaktan da çıkıyor. Şimdi bundan şikâyetçi olmak bizi bir noktaya götürmüyor. Burada çözümler
üretmemiz gerekiyor.” dedi.
Bekiroğlu, sivil toplum kuruluşlarının da bu anlamda en iyi çözümlerden biri olabileceğine inandığını kaydederek,
şunları anlattı:
“Okul aile birlikleri ailenin okula katılımının kurumsallaşmış karşılığıdır. Bunu da biz usulüne uygun, şık ve verimli bir
şekilde ortaya koyarsak okul, aileyi destekler, aile de okulu destekler. Kesinlikle okul aile birliklerinin salt maddi katkısı
olan organizasyonlar olarak değerlendirilmekten bir an önce çıkması gerekiyor. O okulun sosyal faaliyetlerine katkıda
bulunabilir okul aile birlikleri. Okulun ve eğitimin birçok safhasına katkıda bulunabilecek bir organizasyonu biz maddiyata
hapsedersek ya da bazı kötü uygulamalardan hareketle okul aile birliklerine ihtiyaç yok gibi bir yaklaşım içerisinde olursak
biz okullarımızı ve dolayısıyla eğitim süreçlerimizi zayıflatmış oluruz.”
İkinci oturum sonunda katılımcılara verilen plaketler ve hatıra fotoğrafı çekimiyle program sona erdi.
AR-GE B LTENİ ’19 273