Page 161 - Arge Bülteni Temmuz 2019
P. 161
Fuat Sezgin’in Kur’an ve hadisler üzerine yaptığı çalışmaları hatırlatan Kayran, günümüzde birçok eserin veya hakikatin
gün yüzüne çıkmasına öncülük eden Fuat Sezgin’in dünyadaki Arapça yazma eserlerinin üçte birinden fazlasının Türkiye’de
olduğunu belirtmekle esasında günümüz gençliğine bir istikamet tayin ettiğini kaydetti. Batı medeniyetinin, İslâm
medeniyetinin bir çocuğu olduğunu söylediğini belirten Kayran, “Tarihte nesillerin dirilişi bazen tek bir kişinin yaktığı
meşale ile gerçekleşmektedir. Fuat Sezgin Hoca da umulur ki bu büyük şahsiyetlerden biridir. Zira yaktığı meşalenin ışığı
tarihleri aydınlatacak kadar kuvvetlidir.” ifadelerini kullandı.
İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi
Ahmet Gülesin ise “İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi” üzerine konuştu. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in, Müslüman kimliğiyle
sadece İslâm bilim tarihinin değil dünya bilim tarihinin de yüz aklarından biri olduğunu kaydeden Gülesin, “O, dünya
çapındaki bilim adamlığıyla, nev’i şahsına münhasır kişiliğiyle, azim ve gayretiyle gelecek çağlara da ışık tutacak çok ender
bir şahsiyettir. 28 Mayıs 2008’de büyük bir törenle açılışı gerçekleştirilen müzenin dünya çapında bir başyapıt, çok orijinal
bir çalışma ve aşılması bir hayli güç çıta olduğundan hiç kimsenin şüphesi yoktur.”
Müzenin büyük bir azmin zaferi olduğunu belirten Gülesin, şöyle devam etti: “İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi,
bizlere şanlı bir geçmişimizin olduğunu haykırmaktadır. Fakat bununla kalmayıp geleceği inşa noktasında bizlere çok
önemli şeyler de söylemektedir. İnsanlık tarihine isimlerini altın harflerle yazdıran büyük İslâm bilginleri bu çağda yaşayan
bizlerin kendileriyle büyük onur duyacağı şerefli atalarıdır.
Batı’ya karşı ezik olunacak hiçbir gerekçe gösterilemez. Hem dinimizle hem de bilimsel icatlarımızla başımız dik, alnımız
aktır. İnsanlık, insaniyetini İslâm bilginlerinin üstün hizmetleriyle tanıdı ve yaşadı. Bu sebeple herkesin onlara bir teşekkür
borcu vardır. Bu hazinelerin kıymeti bilinmeli, sayıları artırılmalı ve yarınlara taşınabilmeleri için herkesin üstün gayretler
sergilemesi gerekmektedir.
Fuat Sezgin ve İstanbul Kütüphaneleri
Son panelistimiz M. Faruk Ayata ise “Fuat Sezgin ve İstanbul Kütüphaneleri” başlıklı sunumunda Fuat Sezgin ile
kütüphanelerin bütünleşmiş gibi olduğunu kaydetti. Sezgin’in kitap ve kütüphane ile ilişkisinin oldukça hayati olduğunu
vurgulayan Ayata, “Ömrünü kütüphanelerin tozlu raflarında, altın kadar kıymetli kitaplarında geçiren Hoca, insanlığa
muazzam kütüphaneler miras bırakarak veda etmiştir. Tek bir eser için, tek bir bilgi için ülke ülke, kitap kitap, kütüphane
kütüphane dolaşan hocanın bugünden sonra ilimle uğraşan herkesten manevi bir hakkı vardır. Yolu ona, onun kitaplarına,
kütüphanelerine düşmeyecek çok az insan olacaktır ve hatta belki de hiç olmayacaktır.” şeklinde konuştu.
Ayata, Fuat Sezgin’in ilim öğrenmeye değer verdiği kadar, onu öğretmeye de çok büyük değer ve önem verdiğini hatırlattı.
Prensipli çalışmasını ise şu örnekle anlattı: “Fuat Sezgin satın aldığı, kopyaladığı, biriktirdiği bütün kitaplarını 1980’den beri
çok titiz bir şekilde (kitapların faturalarını muhafaza ederek) sarı ve beyaz etiketlerle işaretlemişti. Sarı etiketler, enstitünün
bütçesiyle alınan kitaplar, beyaz etiket de kendi bütçesiyle alınan kitaplardı. Fuat Sezgin’in kendi kütüphanesinde, beyaz
etiketli, yani kendi parasıyla alınan kitapların sayısı 45 bin civarındaydı. Sarı etiketli kitaplar, yani enstitüye ait olan kitaplar
ise 15-20 bin civarındaydı. Fuat Sezgin, 45 bin civarındaki kendi kitaplarını Gülhane’deki kütüphaneye taşıyacaktı.”
Fuat Sezgin’in hayatının ve ilmi kişiliğinin enine boyuna ele alındığı panelin sonunda İl Millî Eğitim Şube Müdürümüz
Sayın Timur Tuğral, öğrencilerimize ve panel yöneticimize hediyelerini takdim etti.
160 AR-GE B LTENİ ’19