MEF Üniversitesi konferans salonunda gerçekleştirilen programda; Müdürümüz Ömer Faruk Yelkenci’nin yanı sıra, Prof Dr. İlber Ortaylı, Yüksek Öğretim Denetleme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mustafa Safran, MEF Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Muhammed Şahin, Araştırmacı Yazar Taha Akyol, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve bir çok üniversitenin eğitim fakültesi dekanları yer aldı.

Konferansta konuşma yapan Yelkenci, “Önce değişimin kendisini ele almak gerekir; değişim bizi bir moda popülarite tuzağına düşürmemeli ayrıca değişime karşı direnemezsiniz ama muhafazakarlığı, statükoculuğu kutsallaştırdığımız gibi değişimi de kutsallaştırmamamız gerekir “ dedi.

Özellikle eğitimde güncel değişmelere paralel olarak, bizimde değişmemiz gerektiğini söylemekle bazı temel parametrelerle oynanmaması gerektiğini dile getiren Yelkenci, sözlerine şöyle devam etti:

“ Eğitimde birçok şey değişir ama eğitimin merkezinde insan olması gerekliliği değişmez. Eğitimde çok şey değişirken eğitim uygulamaların merkezinde mesleğine aşık öğretmenliği bir dava olarak gören öğretmenin varlığı değişmez;  bunun gibi değişemeyecek birkaç parametreyi daha sayabiliriz ama değişimin kendisine gelince bugün ihtiyacımız olan nedir? sorusunu sormamız gerekir. Bugün değişim açısından öncelikle ciddi bir bakış açısı değişikliğine ihtiyacımız var. Bu değişimi  iki noktada görüyoruz,  güncel eğitim tartışmaların merkezinde olan öğretmen yetiştirme ve müfredatla ilgili bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. “

 Yelkenci, değişimde birinci olarak öğretmen yetiştirme meselesinin  öncelikle adını değiştirmekle başlamamız gerektiğini vurgulayarak sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“ Çünkü öğretmen yetiştirilmez öğretmen olunur. Eğer öğretmen olmak derdi olmayan birileri ile eğitim yapıyorsanız onları yetiştiremezsiniz ya da yetiştirmek doğru bir hedef değildir. Türkiye’de müfredat meselesi kazanımlar üzerinden ele alınan mesele, böyle bir zorunluluğumuz varmış gibi işte bir grup toplanıyor ve diyor ki bir ders için şu kadar kazanımı kazandırmamız lazım. Bir tarafta başka bir grup toplanır der ki ‘Hayır onlar az şu kadar daha kazanımı edindirmemiz gerekir’ bu subjektif bir şeydir. Bu şekil uzar gider. Müfredat meselesinin yöntem üzerinden ele alınması gerekir”

Öğrencileri işlenmesi gereken değerli bir madene benzeten Yelkenci, altınımız ve petrolümüz olduğunu yalnız bunların nasıl işleneceği hakkında yönteme sahip olamadığımızdan kazanımlara da sahip olamayacağımızı belirtti.

Yelkenci, hukukun  “usul esasa mukaddemdir” ilkesini hatırlatarak, aslında bunu bir hayat hatta yönetim prensibi haline getirmek gerektiğini ifade ederek sözlerini şu şekilde tamamladı:

“ Yöntem olmadan hiçbir şeye ulaşamayız. Dolasıyla müfredatla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın niteliğe yaptığı vurgunun müfredattaki bu bakış açısı değişikliği olmadan olamayacağını her fırsatta söylemeye çalışıyorum. Yani siz müfredatı ister eksiltin ister çoğaltın yinede sonuç alamayacağız. Ne zaman ki yöntemi bulursak o zaman niteliğe dair bir şeyler oluşmaya başlayacak. Biz çocukları sürekli  OKS, SBS, TEOG, YGS, LYS gibi birçok ölçme araçları ile ölçüyoruz  ama çocuklara  soracak olursak  onlar ölçülmek istiyorlar mı acaba? Çocuklarımızın eline bir imkan versek de onlar bizi ölçseler, eğer değişim istiyorsak köklü manada bize faydası olan değişim için çocuklarımızı da konuşturmak gerekir.”

Konuşmaların ardından konferans, gazeteci yazar Abbas Güçlü’nün sunduğu “Eğitimde Değişime Genç Bakış” paneli ile  devam etti. Panele Prof.Dr. İlber Ortaylı ve  İstanbul’da okuyan üniversite, ilköğretim öğrencileri konuşmacı olarak katıldı.