İSTANBUL İL MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

İstanbul Millî Eğitim Müdürümüz Yelkenci Sayın Başbakanımızın İftar Yemeğine Katıldı

İstanbul Millî Eğitim Müdürümüz Yelkenci Sayın Başbakanımızın İftar Yemeğine Katıldı

Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın Çankaya Köşkü’nde 81 İlin İl Millî Eğitim Müdürleri ve öğretmenleri onuruna iftar yemeği verdi.

Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım ve Millî Eğitim Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz’ın 81 İlin İl Millî Eğitim Müdürleri ve öğretmenleriyle Çankaya Köşkünde bir araya geldiği iftar yemeğine İstanbul Millî Eğitim Müdürümüz Ömer Faruk Yelkenci ve İstanbul’u temsilen öğretmenlerimizden Mehmet Uyar, Esra Sain, Erhan Karayiğit ve İlksen Kodal katıldı.

Başbakan Yıldırım, iftar sonrası yaptığı konuşmada, bugün Türkiye´nin üniversiteye erişimde dünyada ikinci ülke olduğunu vurgulayarak, üniversite sayısını artırdıklarını ve her ilde üniversite bulunduğunu, son düzenlemeyle de üniversite sayısının 207´ye çıktığını kaydetti. Zamanla üniversitelerin de kendi aralarında yarışacağını ve her birinin dünya çapında bir marka olmayı başaracağını belirten Yıldırım, daha şimdiden üniversitelere ciddi anlamda diğer ülkelerden öğrenci geldiğini ve şu anda sayının 50 bine yaklaştığını bildirdi.

Eğitimde teknoloji kullanımına dikkati çeken Yıldırım, 300 bine yakın yeni derslik yaptıklarını anımsattı. Öğretmen sayısının arttığına işaret eden Yıldırım, "Esasında bakarsanız Türkiye´nin öğretmen ihtiyacı yok. Şu andaki öğrenci sayısına göre yok. Hemen hemen karşılıyor. Problem ne? Eşleştirme, denkleştirme problemimiz var. Bazı illerimizde sayı fazla, bazılarında yetersiz. Fedakarlık gerekiyor. Yani belirli illere gidişte isteksizlikler oluyor. Bunlar olunca böyle bir dengesizlik mecburen ortaya çıkıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Bunun için yerinde sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına başladıklarını belirten Yıldırım,  şunları kaydetti: "Belirli bir süre orada görev yapacak. 6 sene sonra artık istediği yere tayin olacak. Böylece orada bir nevi vatan hizmeti gibi bir görev, bir fedakarlık yapacak. Buna ihtiyacımız var. Eğer herkes konforlu, rahat yerde çalışmak isterse biz terörden kurtardığımız bu yavrularımızı geleceğe hazırlayamayız. Şimdi onların dağa gönderilmesinin önüne geçtik, bunu başardık ama bu yeterli değil. Bu bir adımdır. Bundan sonra nüfusun yarısının 25 yaşın altında olduğu Güneydoğu bölgemizde mutlaka gençlerimize hem eğitimde hem iş hayatında hem de onları geleceğe hazırlamada çok daha fazla mesai harcamamız gerekiyor. Onların gelecek hayallerini, ümitlerini gerçeğe dönüştüremezsek bu terör tehdidi yine var olmaya devam edecek. Gençlerin o delikanlılık dönemini, değişim dönemini maalesef terör örgütleri çok acımasızca kullandılar. Şunu mutlulukla söylemek isterim, artık bölgede dağa çıkışlar hemen hemen sıfır seviyesine yaklaştı. Bu çok önemli bir gelişme. Çok önemli ve kayda değer bir gelişme ama devamını getirmemiz lazım. Birlikte yapacağız."

Öğretmenlerin gençleri gelecek hedeflere hazırlamak için özverili bir şekilde çalıştıklarını ifade eden Yıldırım, en kalıcı yatırımın insana yapılan yatırım olduğunu, yollar, köprüler, tüneller, hastaneler ve hızlı trenler yaptıklarını, ülkeyi mamur ettiklerini dile getirdi. Ülkenin altyapısının mükemmel hale geldiğini vurgulayan Yıldırım, "Sadece bir örnek vereyim. Altyapı, yollar, havaalanları, demiryolları ve internet. 2003´te Türkiye dünya sıralamasında 39. sıradaydı. 2017 sonunda 9. sıraya yükseldi. 15 yılda 39´dan 9. sıraya yükseldik. Bizim hedefimiz ne? Dünyanın 10 ülkesi arasına girmek. Altyapıda zaten bunu başarmışız. Gittiğinizde görüyorsunuz, seyahat ettiğinizde bunu yaşıyorsunuz." diye konuştu.

“Bilgi üreten ülkeler yol almaya devam edecek"

Bundan sonra artık bu altyapının üzerine üstyapıyı geliştirmenin önemini aktaran Yıldırım, şunları kaydetti: "Üst yapı nedir? Eğitimin gelişen teknolojiye göre gelişen dünyaya uygun olarak yenilenmesi, güncellenmesi. En büyük güç bilgidir. Bugün en büyük güç silah, uçak ve tank değildir, bilgidir. Bilgi çağına geldik. Bilgi toplumundan bahsediyoruz. Bilgiye sahip olan, bilgiyi üreten, bilginin kullanılmasını imkan dahilinde getiren ülkeler yol almaya devam edecek. Ama bundan mahrum ülkelerde geri kalmaya mahkum olacak. Bu önümüzdeki en büyük hedeftir. Şimdi artık sanayi 4.0´dan bahsediyoruz. Yapay zekadan, sanal gerçeklikten, sürücüsüz arabalardan bahsediyoruz. Birçok meslek, bugün içinde olduğumuz birçok meslek artık yok olacak." Yıldırım, bu duruma göre değişimi ve dönüşümü yakalamaları gerektiğini ancak bu şekilde dünyanın parmakla sayılı ülkeleri arasına girilebileceğini vurgulayarak, "Ancak bu şekilde Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesinin ötesine geçebiliriz. Bunu sizlerle başaracağız. Öğretmenlerimizle başaracağız." ifadelerini kullandı. Gençleri hayata hazırlayanların öğretmenler olduğunu anlatan Yıldırım, bugün büyük sorumluluk sahibi olan siyasetçiler, yöneticiler, askerler, sanatçılar hepsinin arkasında mutlaka bir öğretmen olduğunu aktardı.

"Tam gün öğretim için hazırlıklarımızı bütün hızıyla sürdürüyoruz"

Eğitimde, içerik ve kaliteye gelecek dönemde daha çok yoğunlaşacaklarını söyleyen Yıldırım, "Tekli öğretim için hazırlıklarımızı bütün hızıyla sürdürüyoruz. Hedef 2019´un sonu. İstanbul gibi, belki İzmir gibi, birkaç ilimiz dışında, bütün illerimizde daha önceden geçme imkanına sahibiz. Bunun çalışmalarını yapıyoruz. Tekli öğretime geçtiğimizde yavrularımıza okulda da yemek vereceğiz." ifadelerini kullandı. Yıldırım, bütün öğretmenlerin 3600 ek gösterge ile emekli olacağını vurgulayarak, "Emekliliğinizde size bir nebze de olsun daha iyi şartlar sağlamak, amacımız bu. Bundan şu anda emekli olmuş öğretmenler de yararlanacak. Hayırlı uğurlu olsun." dedi. Öğretmenlere, Cemil Meriç´in "En çok sevilen öğretmen, en çok seven öğretmendir." sözünü hatırlatan Yıldırım, "Severseniz, sevilirsiniz. Genel kuraldır. Sizlerin işinizi ne kadar büyük bir emek ve sevgiyle yaptığınızı biliyoruz. Sizlerin sevgiyle kazandığınız her bir evladımız, bu ülkenin geleceğine giden yolda atılan en büyük adım olacak." diye konuştu.

Öğretmenliğin temel motivasyonu sevgidir"

Yıldırım, öğretmenlik mesleğinin temel motivasyonunun sevgi olduğunu vurgulayarak, "Bu topraklarda sevgiyi çoğaltmak, düşmanlıkları azaltmak için yapacak daha çok işimiz var. Türkiye´nin her köşesinden, geldiğiniz yerlere umut, sevgi, kardeşlik ve selamımızı götürün. Sınıflarınızda sevgiyi yeşertin, okullarınızda kardeşlik iklimini daim edin, köylerinize, bulunduğunuz ilçelere birlik, beraberlik, kardeşlik ruhunu aşılayın." değerlendirmesinde bulundu. Öğretmenlerin her zaman yanlarında olduklarını vurgulayan Yıldırım, "Eğitim ordumuzdan, öğretmenlerimizden, fedakarca görev yapan, Van depreminde, terörde, şehit olan Aybüke öğretmenimizi, Necmettin öğretmenimizi, Van depreminde şehit olan 75 öğretmenimizi ve 15 Temmuz´da hayatını seve seve veren şehit öğretmenlerimizi bu vesileyle rahmetle, şükranla anıyorum mekanları cennet olsun." dedi.

Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ise, eğitimde 15 yılda yapılan yatırımları anlattı, liselere girişte 2 Haziran´da yapılan merkezi sınava ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sınava 1 milyon öğrencinin girdiğini belirten Yılmaz, "Sınav süreci ve sorularla ilgili olarak kamuoyundaki-bilenlerin söylediği-genel algı olumludur." diye konuştu. Sorulara yönelik eleştirilere değinen Yılmaz, eleştirilerin soruların daha önceki sınavlardan farklı olarak analitik düşünmeyi ölçen, yorum yapma yeteneğini görmek isteyen ve ezbere dayanmayan nitelikte olmasından kaynaklandığını ifade etti. Eğitim sisteminde yer alan öğretim programlarının hedeflerinin sadece öğrencilere bilgi kazandırmak olmadığının altını çizen Yılmaz, kazanılan bilgilerin hayatta kullanılmasının ve işlevsel hale getirilmiş olmasının önemine işaret etti. Yılmaz, her alanda okuyan, okuduklarını anlayan, okuduklarından çıkarım yapabilen, yorumlayabilen, bildiklerine dayalı olarak bilmediklerini tahmin edebilen, analitik düşünebilen, bilimsel bilgi, beceri ve yöntemleri kullanan bireyler yetiştirmenin eğitim sisteminin hedefleri arasında yer aldığını kaydetti.

"TEOG´dan mutlaka farklı olması gerekirdi"

Sınava hazırlanan değil, hayata hazırlanan bireyler yetiştirmek istediklerini vurgulayan Yılmaz, şunları söyledi: "Liseye geçiş sınavı, 8. sınıf öğrencilerinin okulda öğrendikleri akademik bilgileri günlük hayatta kullanabilme becerilerinin de ölçüldüğü bir sınav olarak kurgulanmıştır. Bu sınavda okuyan, okudukları hakkında analiz yapan, irdeleyen başarılı olacaktır. Sınavın soruları dersin öğretim programında yer alan kazanımları ve bu kazanımların yöneldiği becerilerin değerlendirilmesi yönünde oluşturulmuştur. Üst üste düşünme becerilerine odaklanmıştır. Eğitim uzmanlarının değerlendirmesinden hiç bir tanesinde soruların müfredat dışı olduğu, Milli Eğitim Bakanlığı´nın aralık ayında yayınlamış olduğu örnek sorulardan farklı olduğu söylenmemiştir. Ama şimdiye kadar TEOG ile kıyaslamalar yapılıyor. 1 milyon öğrencinin içerisinde sadece yüzde 10´unun yerleşebileceği okullara yönelik bir seçme ve sıralama sınavı olarak düzenlenen sınavın TEOG´dan mutlaka farklı olması gerekirdi. Eğer orta düzeyde bir soru sorsaydık hiç şüpheniz olmasın bu 1 milyon öğrencinin yüzde 10´nun üzerindeki bütün öğrencilerimiz bütün soruları cevaplayabileceklerdi."

07-06-201807-06-201807-06-2018

Binbirdirek M.İmran Öktem C.No1 Eski Adliye Binası Sultanahmet/Fatih/İSTANBUL - (0212) 384 34 00

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.