İSTANBUL İL MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

Eğitim Önemli Değil, Değerli

Millî Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk, 2023 Vizyonu ile farkındalık oluşturucu açıklamalarda bulundu.
Eğitim Önemli Değil, Değerli

Gazeteci Ayşe Böhürler’in TVNET’teki sorularını cevaplandıran Millî Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk, “Eğitimin önemli olması ifadesi beni rahatsız ediyor çünkü eğitim önemli değil, değerli. Çünkü değer dediğimiz şey, bir medeniyetin enerjisidir. Önem dediğimiz şey daha pragmatik bir şeydir daha önemsiz olabilir. Ama değer atfedilen zeminiyle kutsal bile olabilir, olmayabilir de. Bu anlamda ben gelecekle ilgili çok kaygılanıyorum. Şundan dolayı; bu kadar birikimi, tarihsel donanımı varken, bugünkü enerjimiz varken çok daha iyisini yapabiliriz.” yanıtını verdi.

Bunu yapamıyor olmanın ve kendisine “Siz bu ülkenin çocuklarının geleceği için ne düşünüyorsunuz, ne yapmak istiyorsunuz?” sorusunun sorulmamasından rahatsız olduğunu dile getiren Selçuk, sözlerine şöyle devam etti:

“Sorulan her şey, kişilerin ya özlük haklarıyla ya günlük siyasi çatışmalarla ilgili ya da geçmişten bugüne taşıdığımız çözülmesi bu bağlamda mümkün olmayan birtakım çatışma unsurları, hep bunlar konuşuluyor. Millî Eğitim Bakanı asla kendi dönemi için kısa vadeli hemen bir şey yapmaz.

Eğitimde Mutabakat Sağlamalıyız

Bu bir maraton koşusuysa, gelecek için ne düşünüyorum çocuklar açısından; bizim bebelerin, evlatların, dünyanın her yerinde gururla, sabırla ve dimdik ayakta durarak, kendi var oluşundan, ülkesinden, toprağından, ürettiğinden tatmin olmuş bir hissiyatla ‘biz de buradayız, varız’ diyebilecek bir gençlik istiyorum. Bunu yapabilmenin her koşulu var Türkiye’de. Fakat eğitim, bir grup hizip ya da parti ödevi değil. Eğitim bir millet, ülke ödevi. Bir mutabakat istiyor eğitim. Mutabakat olmazsa milletleşemiyoruz. Milletleşemeyince herkes bulunduğu yerden ateş etmeye başlıyor. Bizim bu mutabakat üzerine bir gelecek tasavvuruna ihtiyacımız var.”

Velilerimize Gönül Ferahlığı Şart

Binlerce veli konferansı verdiğini ve bazen espri olsun diye “veliler olmasa biz çocukları ne güzel yetiştiririz” dediğini anlatan Bakan Selçuk, “Bununla şunu anlatmaya çalışıyorum; velileri çaresiz bırakıyoruz. Diyoruz ki; ‘Çocuk için böyle bir senaryo var. Şu sınavı kazanırsa, şuraya gider.’. Veliler buraya odaklandığı için çocuğun karakter, mizaç, ahlak gelişimi, insan olarak ayakta durma ve mücadele etme becerisi, stres yönetimi, psikolojik bağışıklığıyla ilgilenecek bir bakış açısını velilerle paylaşmıyoruz. Veliyi çok dar bir koridorda, inanılmaz bir enerji harcamaya mahkûm ediyoruz.” diye konuştu.

Bir ailedeki çocuk sayısının azalmasının, çocuğun gelişimine etkilerine de değinen Selçuk, “Bir çocuğun hayatta ayakta durmasının temelinde yatan şey, mücadele azmi. Bir çocuk ne kadar mücadele ederse bağışıklığı o kadar gelişiyor. Şimdi çocuğa her şey hazır sunulduğu ve hiç bir şekilde yorulmadığı için, iyilik diye yaptığımız şey, çocuğu zayıflatıyor. Yetişkinliğinde, ergenliğinde ayakta duramayan çocuklar var. 6 çocuğun hakkı, bir çocuğun üstüne boca ediliyor ve çocuk aşırı dozdan gidiyor. Ego formasyonları bozuluyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Mizaç Temelli Yaklaşım

Bir öğretmenin kendisini tanımadan, mizacını bilmeden başkasını tanımaya çalışmasının çok doğru olmadığını ifade eden Selçuk, bunun biliniyor olmasının, çocuğun içindeki müfredatı bilmeyi getirdiğini söyledi.

Her çocuğun müfredatının kendi içinde saklı olduğunu anlatan Selçuk, “Bu çağın teknolojisindeki gelişmelerden dolayı, öğrenmenin bireyselleştirilmesi süreci hızlanacak. Kişiye özel öğrenme içerikleri oluşturulacak ve müfredat kişiselleşecek önümüzdeki süreçte. Bu kadar kitlesel eğitim, kitlesel imha doğurur. Bu kadar kitlesel eğitim doğru değil. Bir fabrika yemeği gibi bir şey yapıyoruz, anne yemeğine doğru gidişat, vizyon olmalı.” dedi.

Hayalindeki öğretmen profilini anlatan Bakan Selçuk, “Öğretmenin bilgisi, hep benim ikincil unsurum. Ben öğretmenin şefkatine bakarım. Eğer şefkat varsa, arkası gelir. Şefkat yoksa bir resmi görev, geçim vasıtası için yapılan bir şey vardır. Meselenin özü şefkatte… Bir eğitim fakültesinde öğretmen yetiştirirken şefkat hiç konuşulmuyor. İyi bir öğretmen aslında çocuklara bir şey öğrettiğini düşünmez, öğretmenlik, öğretmenin kendi serüvenidir, yolculuğudur. Doğrudan ‘çocuğa bir şey veriyorum, öğretiyorum’ denildiği anda, öğretmenlik bitiyor. Öğretmen ustaysa eğer, müfredat gerekmiyor. Müfredat engelleyici bir husustur. Müfredat ya da metot daha çok acemiye lazımdır, ustaya değil.” diye konuştu.

Okul ve Ekonomik Hayat

Selçuk, 2023 Eğitim Vizyonunda bazı bakanlıklarla beraber mesleki okulların kurulmaya başlandığını anımsatarak, Tarım ve Orman Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı’yla gerçekleştirilecek projeleri olduğunu söyledi.

Türkiye’de milli teknolojinin gelişimine dikkati çeken Selçuk, sözlerine şöyle devam etti: 

“Dünyada ilk 3 sırada olduğumuz SİHA’lar gibi bazı hususlar da var. Bunun alt yapısını oluşturan ortaöğretim düzeyinde okullarımız yok. Bu anlamda da Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve ilgili kurumlarımızla bir protokol imzalayıp lazer, optik vesaire gibi birçok bölümleri liseden başlatarak bu tür iş garantili okullar kuruyoruz. Uzay, havacılık, turizm, değirmencilikle ilgili de var. Birçok konuda doğrudan doğruya iktisadi hayatın birebir karşılığı olan okul ortamı oluşturmaya çalışıyoruz. Okul ekonomik hayattan bağımsız olamaz. Burada bir eğitim veriyorum ama bunu sonucunda yetişen çocuklar benim ekonomide ihtiyacımı karşılamıyorsa o zaman bunun bir anlamı yok. Mesleki eğitim pahalı bir eğitim. Bundan sonraki süreçte cari açığımızı oluşturan alanlar olmak üzere hangi dallarda ve alanlarda orta öğretim seviyesinde ara eleman değil de aranan eleman yetiştireceğiz. Bunun peşindeyiz. Geçen hafta yine Balıkesir’de doğal kaynaklarla ilgili bir lisenin temelini attık. Yine iş garantili bir lise olacak. Bu tür binlerce okulumuz olduğunda o zaman mesleki eğime olan talebi yeniden şekillendirme imkânımız olacak. Çünkü mezunlarının beceri setlerine baktığımızda sanayiciler çok memnun değil. ‘Lise mezunu çok ama meslek lisesi mezunlarının yüzde 8’i kendi alanlarında çalışıyor.’ diyorlar. Çok düşük. Yüzde 90’dan fazlası çalışmıyor. O zaman biz neden bu yatırımı yapıyoruz? Eğitim ve ekonomi arasında bir örtüşme gerekiyor. Bunu birbirine odaklamamız gerekiyor. Bu liseler böyle bir çalışmanın ürünü.” 

 

Her Alanda Sahicilik Şart

Teknik okullara gelen çocukların da yüksek akademik başarılara sahip olduğunu hatırlatan Selçuk, “Bir kişi eğer şu kalemi üretiyorsa bu çok yüksek nitelik demektir. Yüksek nitelik denilen şey puansa, biz ona yüksek nitelik demiyoruz. Sadece popüler olan bir dönemde popüler olan alanda, 10 sene sonra o alan popüler olmayabilir. Birçok tıpta uzmanlık alanında 5-6 yıl önce çok popüler olan alanlar, bugün demode oldu. 10 sene içerisinde birçok meslek ortadan kaybolacak. Dolayısıyla meslek okulu mezunu çocuklarımız da bir numara. Çünkü o da o alanın işini en iyi yapacak ama ortam sağlarsak.” diye konuştu. 

Bakan Selçuk, birçok konuda sahicilikten uzaklaşıldığını belirterek, “Yükseköğretimde alanlar var. Bu alanlar aslında hayatın kendisiyle alakalı. Sağlık, üretim, sanat... Hayatın ve yükseköğretimin izdüşümünü okula yansıtalım istiyoruz. Bütün ilkokullarda birkaç yıl içerisinde mühendislik, sanatla ve sporla ilgili atölye kurabilirsem bunlar yukarıdaki mesleklerin yani hayatın izdüşümüdür. Dolayısıyla hayatla doğrudan doğruya irtibatlı bir şekilde ortaokulda, lisede biraz daha dallanmış bir şekilde animasyon, acil yardım, bağlama gibi birçok paket olabilir. Çocuk bu paketlerden birisine yönelebilir. Mevcut durumda çocuklar 15-16 ders alıyor ortaöğretimde. Bu, çocuğu tümüyle felç ediyor. Hiçbir şeyle ilgilenemez hale geliyor. Bunu yarıya yakın azaltacağız. Bir çocuk senede 15-16 ders alıyor. Tam netleşmedi ama 7-8 derse indirerek, çocuğu tanıdıktan sonra nereye gitmek istiyorsa artık orada derinleşsin istiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. 

Bilimin yol göstericiliğine ihtiyaçları olduğunu dile getiren Selçuk, okul kurumunun eskisi gibi güçlü olmadığını kaydetti. Selçuk, okulun da hakkını koruyarak, okulu hayatla irtibatlı hale getirerek eğitimi işlevselleştirmek istediklerini ifade etti. Mesajı insana olan her şeyin önce evrensel başladığını aktaran Selçuk, evrensel bakacaklarını ama bu toprağın boyasının da ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi.

 

Binbirdirek M.İmran Öktem C.No1 Eski Adliye Binası Sultanahmet/Fatih/İSTANBUL - (0212) 384 34 00

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.