Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi sinemacılardan biri olan Derviş Zaim, Moderatörlüğünü Dergâh dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ali Ayçil'in yaptığı söyleşide kendi imzasını taşıyan filmlerin çekim aşamalarından senaryolarına, yönetmenin doğduğu memleketi Kıbrıs'tan aile ilişkilerine kadar pek çok konuya değinildi.

Yönetmenliğin yanında yazar da olan Zaim'in yayınlanmış bir romanı -Ares Harikalar Diyarında- bulunmaktadır. İlk filmi olan "Tabutta Rövaşata" ile yurt içi ve yurt dışında birçok ödül kazanan yönetmen 1995'te ilk romanı Ares Harikalar Diyarında ile Türkiye'de Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı.

 Adalı olmak

Öğretmenlerin katılım gösterdiği söyleşide Derviş Zaim, hayatı ile ilgili bazı hatıraları anlattı. Kıbrıs Limasol doğumlu olduğunu belirten Zaim, ada kavramının insan psikolojisi üzerindeki etkilerini kendi hayatından örnekler vererek anlattı. Söyleşi sırasında adını dülger olan dedesinden aldığını söyleyen Zaim, hayatında çok önemli bir yeri olan dedesinin bilge bir şahsiyet olduğunu ve onun kıymetini gün geçtikçe daha fazla anladığını ifade etti.

 Öğretmenlerinin üzerindeki etkisi

Söyleşide hayatını etkileyen öğretmenler hakkında yöneltilen soruyu yanıtlayan Derviş Zaim; hayallerini gerçekleştirme aşamasında öğretmenleri tarafından hep desteklendiğini, bu desteğin hayatının her aşamasında ona başarıya giden yolu açmada kolaylık sağladığını söyledi ve dinleyici öğretmenlere, öğrencilerine bazen hata yapmalarına izin vermeleri gerektiğini, bu hatalardan gençlerin hayata dair önemli deneyimler edinebileceklerini, güçlükler karşısında yoluna devam etme konusunda onları cesaretlendirmek gerektiğini  belirtti.

 Filmlerin hazırlık aşamaları

1960'lı yıllardan itibaren Türk sinemasında başlayan ulusal ve evrensel sinema tartışmalarına değinen yönetmen, kendisinin çektiği filmlerde de geleneksel ile evrensel olanı nasıl birlikte işlediğini anlattı. Bunun için geleneksel sanatlardan ebru, hat, minyatür, gölge oyunu gibi halen hayatımızı zenginleştirmeye devam eden bu sanatların etkisini kullandığının altını çizen Zaim, ilk ses getiren filmi Tabutta Rövaşata'yı çekerken annesinin emekli ikramiyesini ona verdiğini, annesinin ona inanmasının sorumluluğunu ve gücünü daha da artırdığını, bu yüzden artık hayatta olmayan annesine minnet duyduğunu ifade etti.

Cenneti Beklerken, filminin planladığı bir üçlemenin ilk filmi olduğunu söyleyen Zaim, geleneksel el sanatlarını temel aldığı bu üçlemede bu sanatların çekim estetiğini sinema estetiği ile harmanlamaya çalıştığını ifade etti. Film çalışmalarına 1991'de deneysel filmi Kamerayı As ile başladığını ardından bir TV belgeseli olan Caminin Etrafındaki Taş'ı yönettiğini aktaran Zaim, ayrıca Romanların beyaz perdeye uyarlamanın zorluklarında ve bu konuda kullandığı yöntemlerden bahsetti.

Birçok ödül aldığı uzun metrajlı filmleri ve belgeselleri yerli ve uluslararası film festivallerinde gösterilen yönetmen, söyleşinin sonunda, öğretmenlerinin sorularını cevaplayarak 8 Nisan'da vizyona girecek olan yeni filmi "Flaşbellek" üzerine de bilgiler verdi.