İl Millî Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, “Gençlere şekil vermeye çalışmayalım, bizim onlara yapmamız gereken en önemli katkı kılavuzluktur. Onları hem eğitim hayatlarında hem de eğitim hayatlarından sonraki hayatlarında lazım olacak donanımları bulmalarında sadece yardımcı olabiliriz. Gençleri icra etmeye kalkmamalıyız. Onların kendilerini inşa etmelerine yardımcı olmalıyız,onları bir kalıba sokmak için uğraşmamalıyız” dedi.

Bağlarbaşı Kongre  Merkezi´nde düzenlenen Rize Dernekler Federasyonu’nun “Fetihten Kurtuluşa Şehit ve Gazileri Anma” töreninde konuşan Yelkenci, konu eğitim olunca akla ilk Millî Eğitim Bakanlığı’nın geldiğinin,  fakat bakanlığın eğitimi tek başına yönetmesinin mümkün olmadığını belirterek, eğitim kurumlarında ve eğitim süreçlerinde Millî Eğitim Bakanlığı´nın dışında birçok aktörün ve bileşenin var olduğunu söyledi.

Çocukların Kişilik Gelişimi

Yelkenci, bunlardan en önemlisinin aile olduğunun altını çizerek sözlerine şu şekilde devam etti:

“Öncelikle çocuğun 0-6 yaş arasında kişiliğinin yüzde 70´inin oluştuğunu artık herkes biliyor. Ama bir başka husus da var ki beyin gelişiminin neredeyse tamamı bu yaş döneminde oluyor. Yani siz çocuğu anne,  baba ve aile olarak çocuğu ne kadar farklı alanda muhatap eder, ne kadar çok farklı alanda temas etmesini sağlarsanız, çocuğun zihinsel gelişimi ve beyin gelişimi o kadar nitelikli olur. Kişilik gelişimi ile  beraber aldığınız zaman çocuğun, okula geldiğinde aslında genel olarak zemininin ve altyapısının oluştuğunu görüyoruz. Bunun yanında bütün sosyal organların toplumun genelinde çocuğun eğitimi ve üzerinde çok etkili olduğunu söylemek durumundayız.”

Günümüzde modern dünyada şehirlerin neredeyse AVM merkezli şehirler haline geldiğini hatırlatan Yelkenci, alışveriş merkezli şehirde oluşan yaşam tarzının etkilediği çocuğu okulda doğru noktaya çekmek durumunda kaldıklarını dolayısıyla, çocuğun okula gelinceye kadar nasıl şekillendiğini vurguladı.

Yelkenci, bu noktada okula düşen görevin özellikle çocuğu 360 derece kuşatacak bir eğitim sistemi ortaya koyması olduğunu vurgulayarak “Eğer çocuğu 360 derece kuşatmak istiyorsak, bu insanın insan olmaklığıyla sahip olduğu bütün alanları kapsamak durumundadır. Yani üç alanda akademik, sosyal, manevi gelişim alanlarında çocuğun önünü açmak ona katkıda bulunmak durumundayız.” şeklinde konuştu.

 Çocukluğun ve Gençliğin Dönüşümü

Günümüzde gençlerin ve çocukların eski dönemlerden çok farklı olduğunu anlatan Yelkenci, bu durumun farkında olmak veliler ve öğretmenler olarak kendilerine düştüğünü belirterek sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Bahsettiğimiz çocuklarla bizim aramızda olan bizim anne ve babalarımızla aramızda olan kuşak çatışması farkı gibi bir şey değil. Onun çok ötesinde bir şeydir. Bu gençler çok hızlı değişen ve gelişen bir dünyada yaşıyorlar.  Dahası gençler özellikle 1999 -2000 sonraki yıllarda doğan gençler çok farklı bir eğitim sisteminden geçtikleri ve farklı bir dünyaya doğdukları için dünyayı bizim algıladığımız gibi algılamıyorlar. Biz anne baba olarak diyoruz ki; ‘Bizim dönemimizde böyle değildi’ biz diyoruz ki; ‘Bizim dönemimizde biz şöyle yapardık, böyle yapardık gene o şekilde olsun.’ Bu bakış açısının kesinlikle yanlış olduğunu söylemek istiyorum. Bizim onlara yapabileceğimiz en önemli katkı kılavuzluktur. Onlara hem eğitim hayatlarında hem de eğitim hayatlarından sonraki hayatlarında lazım olacak donanımları bulmalarında sadece yardımcı olabiliriz. Onları inşa etmeye kalkmamalıyız. Onların kendilerini inşa etmelerine yardımcı olmalıyız, onları bir kalıba sokmak için uğraşmamalıyız.”