Aydınlık geleceğimizin mimarları olan değerli öğretmen arkadaşlarım!

 

Özünde katıksız ve yüce duyguların egemen olduğu öğretmenlik mesleğinin mensubu olarak bir Öğretmenler Gününü daha birlikte kutlamanın sevinç ve mutluluğu içersinde hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.

 

Ünlü düşünür Sokrates’ın “Dünyada her şeye kıymet biçilebilir, ama öğretmenin eserine kıymet biçilemez.” özdeyişinin ışığında öğretmen,  bir “sanatkâr” hem de “eserine paha biçilemeyen sanatkâr”dır. Aslında ne söz ne de yazı, işlediği cevher insan olan öğretmenlik mesleğinin değerini anlatmaya yetmez. “Dünyada işlenmesi güç üç şey vardır: Elmas, çelik ve insan ruhu.” diyen Benjamin Franklin de sözleriyle öğretmenliğin fedakârlık, azim ve gayret gerektiren bir meslek olduğunu ifade eder.

 

Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirerek ülkemizin ve milletimizin geleceğine yön veren ve aynı zamanda peygamber mesleği olarak addedilen öğretmenlik, aynı zamanda tüm meslekleri cömertçe besleyen bereketli bir kaynaktır. Merhum şair Fazıl Hüsnü Dağlarca, Öğretmen adlı şiirinde:

 

“A’dan başlar aydınlık,

Bir taş koyar bütün yapılarda öğretmen.

Soluğudur düşüncenin buğdaydan yalaza dek

Yeryüzünde ne varsa ondan gelmedir,

Yeryüzü ile el ele öğretmen.”

 

Diyerek geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusu öğretmenin önemini vurgular şair diliyle…

 

Değerli meslektaşlarım!

 

Sözlerimle bir yandan öğretmeni ve öğretmenliği överken diğer yandan başlı başına bir sevda olan öğretmenlik mesleğine gönül verenlerin bir övgüye ihtiyacı olduğunu da düşünmüyorum. Kaldı ki öğretmenler, başkalarının övgüsüne mazhar olmak, takdir edilmek için fedakârlık yapmıyor. Öğretmenlerin gayreti ve fedakârlığı, yaptıkları işin kutsallığına inandıklarındandır. Hz. Ali’nin “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” özdeyişinin her zaman güncelliğini koruması, mesleğin yüceliğini ifade etmesi açısından son derece manidardır.

“Öğretmen, bir zekâyı hazır bilgilerle dolduran öğretici değil, öğrencilerini kendi kendilerini fikirlerini geliştirmek için teşvik eden bir insan olmalıdır.” diyen Alexis Carrel, bir bakıma çağdaş eğitimin başrol oyuncusu öğretmeni tarif etmektedir. Bu öğretmen; stratejik öğretim liderleri olarak, eğitim alanındaki çağdaş yaklaşımlara, değişimlere ve bağlı yeniliklere tam anlamıyla ayak uydurma becerisine sahip, başta bilişim teknolojileri olmak üzere, çağdaş eğitim yöntemlerini, bilim ve teknolojiyi yakından takip eden entelektüeldir.

Dünyanın en kutsal ve kadim mesleklerinden olan öğretmenlik, bilginin üretilmesi, geliştirilmesi ve yarınlara aktarılması sürecinde her zaman çok önemli bir role sahip olmuştur. Dolayısıyla öğretmenlerimiz, dün olduğu gibi bugün de değişimin, gelişimin, yenilenmenin ve daha ileri hedeflere taşınmasında öncü durumundadır. Yetiştirilen öğrencilerden dolayı “Öğretmenlik mesleklerin en az kazanç getireni, fakat insanı en çok ödüllendirenidir.” diyor Henry van Dyke. Dolu dolu geçen yıllar, öğretmen için tatlı bir mazidir. Ama yetiştirdiği öğrencilerin her biri bir ödül, geleceğe dair bir izdir.

 

 

Nesillerin ilham kaynağı, geleceğin mimarı olan değerli öğretmen arkadaşlarım!

1928 yılında Millet Mektepleri’nin açıldığı ve Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gün olan ve Gazi Mustafa Kemal’in doğumunun 100. yılı olan 1981 yılından beri kutlanmakta olan 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle öğretmene ve öğretmenliğe her zaman büyük değer vererek “Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır.” özdeyişiyle öğretmeni ve öğretmenliği yücelten Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal ve şehit öğretmenlerimiz başta olmak üzere,

“Zil çalacak... Sizler derslere gireceksiniz bir bir
Zil çalacak, ziller çalacak benim için,
Duyacağım evlerden, kırlardan, denizlerden;
Ta içimden birisi gidecek uça ese...
Ama ben, ben artık gidemeyeceğim.

Zil çalacak... Siz geminize, treninize gireceksiniz bir bir
Zil çalacak, ziller çalacak benim için,
Duyacağım iskelelerden, istasyonlardan bütün;
Ta içimden birisi koşacak ardınızdan...
Ama ben, ben artık gelemeyeceğim.

Sonra bir gün bir zil çalacak yine
Hiç kimseler kimsecikler duymayacak,
Ne sınıflar, ne iskeleler, ne istasyonlar, ne siz...
Ta içimden birisi kalacak oralarda
Ben gideceğim.”

 

Diyerek içlenseler de her zaman ter ü taze hatıralarla gönüllerimizde dipdiri yaşattığımız nice öğretmenlerimizi -ebediyete intikal etmiş olsalar bile- saygı, şükran, minnet ve rahmetle anıyorum.

 

Büyük bir heyecan ve aşkla göreve yeni başlayan öğretmen arkadaşlarımıza “evinize, ailenize hoş geldiniz” derken; emekli olan değerli öğretmenlerimize de yıllar boyu özverili hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, bundan sonraki yaşamlarında sağlık, mutluluk, esenlik ve uzun ömürler diliyorum.

 

Ülkemizin, milletimizin, insanlığın geleceğinin emanet edileceği genç nesillerin “okuyan, anlayan, araştıran, düşünen, soran, sorgulayan, çözümcül eleştirilerde bulunabilen, günceli çağdaş yaklaşımlarla değerlendiren, yenilikçi, bilimi ve teknolojiyi yararlı bir şekilde kullanan, milli ve manevi değerlerine bağlı, insan haklarına saygılı, evrensel insani değerleri

tam olarak algılamış, kendine güvenen bireyler” olarak yetişmeleri için çağdaş bilim ve teknolojinin ışığında eğitim veren; vazifesini yaparken sevgi, emek ve özveriden ödün vermeyen; ülkemizin uluslararası alanda söz sahibi olması için gayret gösteren; bıkmadan, bıktırmadan, ümitsizliğe düşmeden, İstanbul gibi bir metropolde görev yapmanın yüklediği sorumlulukların da bilinciyle hareket eden öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü en kalbi duygularımla kutluyorum.

 

Dr. Muammer YILDIZ

İl Milli Eğitim Müdürü