Öğretme-öğrenme sürecinde öğrencilerin öğrenme güçlüklerini ortaya çıkarmak ve gerekli düzeltmelerin yapılması hususlarının ele alındığı çalıştayda konuşan Müdürümüz Yentür, "Dünyamız önünü alamadığımız bir hızda gelişim ve değişim gösterirken, eğitim ve öğretim uygulamalarının da bu dönüşümlere ayak uydurması kaçınılmaz bir sonuçtur. Nitekim bu durum, öğretim programlarının 4 ana öğesi olan hedefler, içerik, öğrenme-öğretme süreci ile ölçme ve değerlendirme süreçlerinde gerçekleştirilen faaliyetlerde de önemli değişikliklere neden olmuştur." ifadelerini kullandı.

Öğretim programlarının dört ana ögeden oluştuğunu belirten Yentür, öğretim programının bu dört öğesi arasında devingen bir ilişki olduğu ve bu nedenle sistemin bir öğesi üzerinde gerçekleşen bir değişimin diğer üç öğeyi de etkilediğinin altını çizdi. Yentür, "Bu noktadan hareketle eğitim ve öğretim programlarındaki hedeflerin 21. yy. gereksinimleri doğrultusunda değişmesi, sistemin diğer öğelerinin de aynı doğrultuda değişmesi zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır." şeklinde konuştu.

 Süreç odaklı değerlendirme, hayat boyu öğrenmeye katkılar sunmaktadır

Yürürlüğe girecek yeni müfredatın ilkokul kademesindeki değerlendirme ölçütlerinde değişime gidildiğinin ifade eden Müdürümüz Yentür, sınav ve not odaklı bir sonuç yaklaşımından öğrencilerin başarılarını bütünsel değerlendirecek süreç odaklı bir değerlendirme yaklaşımına geçildiğinin altını çizdi.

Bu yeni yaklaşımın öğrencilerin fıtratına da uygun bir değerlendirme ölçütü olduğunu ifade eden Müdürümüz Yentür, "Öğrencilerde öğrenme isteği uyandırmak, onların öz güven geliştirmesine destek olmak, topluma katkıda bulunmalarını sağlamak ve hayat boyu öğrenen bireyler olması noktasında bu değerlendirme ölçütlerinin önemli katkılar sunacağını öngörmekteyiz. Çocukların bilgiyi direkt alıp işleyen mekanik bireyler olmadığı görüşünden hareketle,  beceri, ahlak ve bilgiyi keşfedip içselleştiren bireyler olmalarını sağlayacak yeni eğitim sürecimizde sizlerin fikir ve önerilerinize çok önem veriyoruz." ifadelerini kullandı.

 Milli Eğitim Bakanlığımız bünyesinde yürütülen eğitim ve akademi iş birliklerine çok önem veriyoruz

Çalıştayda konuşan Prof. Dr. Z. Nurdan Baysal, Millî Eğitim Bakanlığımız ile üniversitelerimiz arasında yürütülen iş birliklerin ve protokollerin önemine değindi. Baysal, "Öğretmenlik mesleğini otuz yıldır temsil eden bir sınıf öğretmeni mezunu akademisyen olarak, sizlerle beraber olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Uzun yıllardır Millî Eğitim Bakanlığımızla çeşitli iş birliklerimiz ve programlarımız oldu. Bu iş birlikleri sayesinde eğitimin sahadaki yansımalarına dair çok önemli geri dönütler topluyoruz. Ayrıca Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı olarak meslekte yerimizi alacak öğretmenlerimizin heyecanlarına ortak olmak, bizleri ayrıca memnun ediyor.  Marmara Üniversitesi olarak bakanlığımıza bağlı Öğretmen Akademileri'ndeki öğretmen gruplarımızla, farklı oturumlarla makale yazma eğitimleri düzenledik. Bu programlar sayesinde birçok öğretmenimiz, üniversitelerimizin çeşitli programlarında yüksek lisans eğitimlerini tamamladılar. Millî Eğitim Bakanlığımız bünyesinde yürütülen iş birliklerine çok önem veriyoruz. Bu iş birlikleri sayesinde sahada yaşananları takip etme ve akademi ile deneyimleri birleştirme imkânı buluyoruz" ifadelerini kullandı.

 "Nasıl birey yetiştirmek istiyoruz?" sorusu eğitimin hedeflerini belirler

Çalıştayda konuşan Dr. Elif Sarıcan ise "Nasıl birey yetiştirmek istiyoruz?" sorusu eğitim hedeflerinin belirlenmesinde en kritik soru olduğunun altını çizdi.  Sarıcan, "Bu sorunun yanıtı; bilgiye, insana, topluma bakış açımızla ilgilidir. Esasen eğitim hedefleri; eğitim felsefelerinden süzülür ve öğretim hedeflerinin de belirleyicisidir. Öğretim hedeflerimiz de öğretimi gerçekleştirmek için kullandığımız yöntem, teknik ve materyaller ile ölçme-değerlendirme tekniklerinin belirleyicisidir. Düşünme becerileri açısından donanımlı ve kişisel nitelikleri gelişmiş bireylerin yetişmesi hasretindeysek, esasici anlayışla bunun mümkün olamayacağını da biliriz. Sorgulayan, üreten, problem çözebilen bireylerin yetişmesi için bireysel farklılıkları dikkate alacak biçimde yapılandırılmış öğrenme bağlamına ihtiyaç duyarız. Ölçme ve değerlendirme de bu bağlamın bir parçasıdır. Öğrenenin süreçte aldığı yolu görmezden gelerek yalnızca sonuç odaklı değerlendirme yapmak, özellikle temel eğitim çağındaki çocuğun potansiyeline de haksızlık olur. Nitekim süreç değerlendirme öğrenenin potansiyelini arttırmak, öğrenme deneyimlerini biçimlendirmek kısacası öğretmek için kullanılabilir. Hayat, öğrenen merkezli hazırlanmış en güzel programdır. Bu nedenle yaşam deneyimlerinin okul öğrenmeleriyle paralellik göstermesi gerekir. Süreç değerlendirmesi bu anlamda bize bunu yapabilme imkânı sağlamaktadır." şeklinde konuştu.

Çalıştayda emeği geçen tüm meslektaşlarımıza teşekkür eden İl Millî Eğitim Müdürümüz Doç. Dr. Murat Mücahit Yentür, çalıştayın Yeni Eğitim Vizyonu'muza önemli katkılar sunmasını diledi. Çalıştay, atölyelerde 'Süreç Odaklı Ölçme ve Değerlendirme' uygulama örneklerinin tasarlanması ve raporların oluşturulmasıyla sonlandı.