İSTANBUL İL MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

Eğitim Kurumu Yöneticilerinin Değerlendirme Toplantısı Yapıldı

                            İl Müdürümüz Sayın Ömer Faruk YELKENCİ  11-12-14 Nisan 2016 tarihlerinde   ilimizde görev yapan  Okul öncesi, İlkokul ve Ortaokul kurum yöneticilerine  yönelik bir değerlendirme toplantısı yaptı.  
Eğitim Kurumu Yöneticilerinin Değerlendirme Toplantısı Yapıldı

                  Toplantı   Ataşehir  Zübeyde Hanım Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü ve  Bahçelievler Prof.Dr.Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi konferans salonun da gerçekleşti.

Toplantıya  İl Müdürümüz Sayın Ömer Faruk YELKENCİ, Müdürlüğümüz insan kaynaklarından sorumlu  Mdr.Yrd. Ahmet MOLAK, Yönetici atamadan sorumlu Şube Müdürü Halil YÜCEL ve ilimiz Okul öncesi, İlkokul ve Ortaokul kurum yöneticileri katıldı

Toplantının açılış konuşmasını Müdürlüğümüz insan kaynaklarından sorumlu  Mdr.Yrd. Ahmet MOLAK yaptı.

Kıymetli yönetci arkadaşlarım;

“Hayat bir bütünlük içinde sürekli gelişmekte ve değişmektedir. Bilişim çağı dediğimiz bu dönemdeki gelişmeler hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Teknolojideki hızlı ve önlenemez yenilikler, sosyal ve siyasi alandaki köklü değişiklikler günümüz dünyasında yöneticilik anlayışını da derinden etkilemiştir.

 Kıymetli müdürlerim;

                    Eğitimin her aşaması özel bir çaba ve hassasiyet gerektirir. Eğitimde başarıyı yakalamak için eğitimin her unsurunun en üst düzeyde sürece katılması gerekmektedir. Eğitimin her bir elemanının katkısı ve katılımını sisteme dâhil etmede yöneticinin büyük gücü olduğu bilincini asla unutmamalıyız.

İl müdürümüzle yeni bir heyecan ve yeni bir hız başlıyor. Şunu da bilmeliyiz ki; “Lider koşarsa ekip arkasından gelir, lider yürürse, ekip yavaşlar, lider durursa ekip ölür.” Hızlı koşan bir müdürümüz var ve bizler de onu takip etmeli ve koşmalıyız. Yönetici, çalışanlardan hep bir adım değil, on adım yüz adım önde olmak zorundadır.

Kıymetli arkadaşlar, kurumunuzu ileriye taşımak için ekibinizle birlikte, onların da görüşlerini alarak hedef belirleyin. Ve belirlediğiniz bu hedefe doğru ekibinizle birlikte yürümelisiniz.

Ülkemiz yeni hedeflere doğru hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Eğitim düzeyi, ülkelerin kalkınmasında büyük bir önem arz etmektedir. Sizler ve bizler hep birlikte ülkemizin hedeflerine doğru sağlam adımlarla ilerlemesi için büyük gayret sarf edeceğiz.

Değerli yönetici arkadaşlarım; sizler kapınızı ve kalbinizi öğretmenlerimize, gençlerimize, yavrularımıza samimi bir şekilde açarsanız göreceksiniz ki başarı da arkasından gelecektir.”  dedi.

Toplantıda konuşan İl Müdürümüz Sayın Ömer Faruk YELKENCİ :

Kıymetli meslektaşlarım;

"Hepinize hayırlı bir hafta, hayırlı hizmet fırsatları diliyorum. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki temel eğitimin de temeli olan okul öncesi eğitim alanın da   ve ilkokul çağındaki çocuklarımızı bir emanet olarak alıp onları hem hayata hem de bir üst eğitim kurumuna hazırlayan sizlerin yaptığınız işin ne kadar önemli olduğunun hepimiz farkındayız.Bunun yanında Eğitim sistemimizin tabiri caizse bir vücut için bir canlı organizma için insan vücudu için hücreler ne anlam ifade ediyorsa yani hayat hücrede başlayıp hücrede bitiyorsa ve yine hayat, hayatı etkileyen marazlar hücrenin bozulmasından dolayı ortaya çıkıyorsa okullarımızın eğitim sistemimizdeki yeride odur. Okullarımız iyi olursa bütün vücut iyi olur. Okullarımızdan bir kısmı hasta olursa o bölüm o doku tabiri caizse kanserli bir bölüm haline gelir. Bu bakımdan okul müdürleri olarak üzerimize düşen görev çok büyük.  Bir öğretmen olarak ben öğrenciye ne kadar yakın olursam kendimi o kadar mutlu hissediyorum.Öğrenciden uzaklaştıkça mutsuz oluyorum. Bir öğretmen için sınıfta öğrencilerle beraber olmaktan başka daha güzel bir şey yoktur. 

Okullar iyi olursa sağlıklı olursa bütün eğitim sistemi de iyi olur.

Öğrenciyle temas eden sizlersiniz. Sizin konuştuğunuz kelimeye, attığınız adıma, giydiğiniz elbiseye, birbirinizle münasebetlerinize, iletişim dilinize şeklinize bakıyorlar ve siz onlara örnek oluyorsunuz. Dolayısıyla biz okul müdürleri olarak öğretmenler olarak kendimize ait değiliz. Bunu böyle bilmemiz gerekir. Biz öğretmen olmaya karar verdiğimiz de hayatımızı çocuklarımıza verdik. Dolayısıyla kıymetli meslektaşlarım biz rahat değiliz; rahat olamayız. Özgür değiliz, öğrencilerimizin hayatında olumsuz bir şeye sebebiyet verecek bir hareketi yapamayız. Onun için birinci sıraya bunu yazıyoruz hayatımız öğrencilere ait. İkinci olarak da, öğretmenlerimizin tavırları ve yaptığı her şeyden de biz sorumluyuz. Onlara da örnek olmak durumundayız.

Şimdi bir kaç temel prensibi sayıp okulöncesi ve ilkokul ile ilgili beklentilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle biz eğitim yöneticisiyiz yani sıradan bir yönetici değiliz. Eğitim yöneticisi çok farklı bir konumdur. Bunun mutlaka farkında olmamız gerekir. Eğitim yöneticisi bir ahlak numunesi olmalıdır. Eğitim yöneticisi bir edep numunesi olmalıdır. İlişkilerinde bizim yüzyıllardır biriktirdiğimiz adab-ı muaşeret kurallarına riayet etmemiz gerekir.

Bugün sosyal medya yeni bir alan gibi gözüküyor normalde ne isek orda da o olması gerekli. Normal hayatımızda yapamayacağımız şeyleri söyleyemediğimiz şeyleri, sadece söyleyemediğimiz değil söylemememiz gereken sözleri orda da söylemememiz gerekir. Ve de sosyal medyayı hayatımızın merkezinden de çıkarmamız gerekir. Öğretmenlerimize bunu anlatır öğretmenlerimiz bunu yaparsa öğrencilerimiz de bunu yapar. Teknoloji akıllı telefonlar bir araçtır ihtiyaç duyduğumuzda onu kullanırız.

Bu hususla beraber şunu da  özellikle söylemek istiyorum. Eğitim camiamız da herkes birbirinden şikayet ediyor. Öğretmen müdürden, müdür öğretmenden şikayet ediyor. Merkez teşkilatı  taşra teşkilatından, taşra teşkilatı merkez teşkilatından şikayet ediyor. Kim haklı? Kıymetli mesai arkadaşlarım şikayet edenlerin hepsi haksız şikayet etmeyeceğiz yapacaz.

Öğretmenlerden şikayet ediyoruz; eğitimde en önemli unsur onlar. Yani öğrenciye yakınlaştıkça önem artıyor; ondan sonra okullardaki idareci arkadaşlarım, ondan sonra ilçedeki arkadaşlarım ve en önemsiz noktada il için biz duruyoruz. En önemli noktada öğretmen var.

Dünyada insan kaynakları yönetiminde uzun zamandır kabul gören ve benimde çok önemsediğim, bulunduğum her yerde yapmaya çalıştığım insan kaynağının eğitimi. İyi insan kaynağı ancak böyle oluşuyor. Ben müdür arkadaşlarımdan öğretmen arkadaşlarımın eğitimi için öncelikle ilçe Milli Eğitim Müdürlerimizden başta insan kaynaklarından sorumlu müdür yardımcımdan ve sizlerden her fırsatta bu imkanı oluşturmanızı istiyorum.

Arkadaşlar düşünceleriniz farklı olabilir inançlarınız farklı olabilir dünyaya farklı bakabiliriz hiçbir şey bizi çocuklarımıza hizmet etme sorumluluğundan kurtaramaz. Ben bütün idareci arkadaşlarıma böyle bakıyorum. Bütün öğretmen arkadaşlarıma böyle bakıyorum. Benim için öğretmen öğretmendir mavi renkli, yeşil renkli, kırmızı renkli öğretmen olmaz, öğretmen bütün renkleri üzerinde taşır. Öğretmen sadece öğretmendir. Çocuğunu  yetiştirir. Bu müdür içinde böyledir.

Bizim Yöneticiler olarak dikkat etmemiz gereken çok temel hususlar var. Bunlar olmaması gereken bize hiç yaklaşmaması gereken  arsızlık, hırsızlık, ve de her anlamda namusla ilgili meseleler. Bu konularda aşırı titiz olacaz bizim olduğumuz yerlerde bu gibi konular asla geçmeyecek.

Okul müdürü olarak okulda olup biten her şeyden sorumlusunuz, haberiniz olacak. Alanınıza hakim olacaksınız ki   öğretmenlerimiz üzerinde etkili olabilesiniz.

Kılık kıyafet konusunda da eğitimler istiyorum. Sivillik konusunda iddialıyım ancak sivil giydiğiniz zaman da bir yakamız gökte bir yakamız yerde olmayacak düzenli tertipli olacağız. Kaldırabiliyorsak sivil giyeceğiz. İdareciyiz Giitiğimiz programa göre giymesini bileceğiz her yere sivil gitmek sivil olmak anlamına gelmez. Ayrıca kravat takmak da sivil olmamak anlamına gelmez. Dengeyi bir türlü bulamıyoruz. Her konuda dengeli olmalıyız.

Birazda hizmet verdiğimiz alana   değinecek olursak; Türkiye de 2004’te bir paradigma değişikliği ile yenilenen bir eğitim sistemi var. Bana sorarsanız bir meslektaşınız olarak neye ihtiyacınız var diye; uzun vadede bir felsefe değişikliğine ihtiyacımız var eğitimde. Ama kısa vadede neye ihtiyacımız var kısa vade de olanı uygulamaya ihtiyacımız var. Uygulamıyoruz! Sadece siz değil başta biz. Bakan Bey gelip yapmayacak bunu ortada bir sistem var. Özelliklede okul öncesi eğitimle ilkokul seviyesinde oturmuş bir sistem var. Bunu uygulamıyoruz. Bunu uygulamamamız gerekir. Bu sorumluluğumuzdur. Şikayet etmeden bunu uygulayacağız.

Okul öncesi eğitimi şöyle düşünüyoruz : öğrencinin geriye kalan hayatında geriye kalan dönemini şekillendirecek olan temelin atıldığı dönem. Ama burada çarpma bölme okuma yazma öğrenmeyecek. Burda bir zeminden bahsediyoruz. Ve bu döneme biz şöyle diyoruz “hayata dokunma dönemi”, burada çocuk hayatın bütün alanlarına dokunabilirse o zaman şöyle diyelim bir hayatın yüz tane alanı olsun ellisine dokunabilirse geleceği o elli üzerinde şekillenir. Yetmişine dokunursa o dokunduğu o yetmiş üzerinden şekillenir. Çocuğun mesleki yönelimlerinin kodları bile bu dönemde gizlidir. Sizlerden beklentim şudur ki çocuk hayatın bütün alanlarına dokunacak müzik, fen, tiyatro, drama gibi bütün alanlarına dokunabilecekleri ortamlar hazırlanmalıdır. Resim dersinde resim dersi yapılmalıdır. Müzik dersinde müzik dersi yapılmalıdır. Beden eğitimi dersinde beden eğitimi dersi yapılmalıdır. Bir müzik dersi matematik kadar önemlidir. O yüzden bu dersler yapılacak. Bu konuda titiz olmanızı istiyorum.

İlkokul ile  ilgili de şunu söylemek istiyorum ilkokula da biz “ortak dil oluşturma” dönemi diyoruz. Neyle ilgili bundan sonra onun eğitim  hayatında karşısına çıkacak olan  o alanlarla ilgili ya da hayatı boyunca karşılaşacağı  o alanlarla ilgili ortak dil oluşturulması gerekir. Çocuğa ilkokulda her şeyi yüklüyoruz liseye geldiğinde bıkmış oluyor. Hayal gücünü öldürüyoruz yaratıcılığını öldürüyoruz, problem çözme becerisini  öldürüyoruz ve sonra da bizden dünya çapında bilim adamı çıkmıyor diyoruz. Demek ki okul öncesi dönemde hayata dokunabilmeyi ilkokulda da ortak dil oluşturmayı sağlarsak zemin oluşturmuş oluruz.

Kıymetli mesai arkadaşlarım bu alanlar da  öğretmenlerimize yol gösterecek kadar söz sahibi olmalıyız. Yoksa müdürlüğümüzün hiçbir kıymeti yok.

Öğrencinizin öğrencisi olmadan öğretmen olamazsınız, öğrencinizin gözyaşını silmeden öğretmen olamazsanız öğretmenlik böyle bir şey. Ben hala öğretmenliği öğrenmeye çalışıyorum. Şayet böyle bir öğretmen olursanız iyi bir idareci olursunuz.

Ayrıca Çalıştığımız alanın ne olduğunu o alanda öğretmenimize ,öğrencimize nasıl katkı da  bulunabileceğimizi bilmek durumundayız.

Benim için öğretmenin ve idarecinin performansı ve iyi ilişki becerisi önemlidir. Rengi  şekli ne olursa olsun .Bugün burada idareye bakışımı sizlerle paylaşmak istedim .Bu güne kadar yapmış olduğunuz çalışmalardan dolayı hepinize teşekkür ediyorum"dedi.

 

 

12-04-201612-04-201612-04-201612-04-201612-04-201612-04-201612-04-201612-04-201612-04-201612-04-201612-04-2016

Binbirdirek M.İmran Öktem C.No1 Eski Adliye Binası Sultanahmet/Fatih/İSTANBUL - (0212) 384 34 00

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.